Blog

  • Atatürk’e minnet, gençliğe güven

    Atatürk’e minnet, gençliğe güven

    “Kurtuluşun İlk Kıvılcımı: 19 Mayıs 1919”

    19 Mayıs 1919, Türk milletinin bağımsızlık yolunda attığı en büyük adımlardan biridir. Tarih sahnesine yön veren bu kutlu gün, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı kurtuluş mücadelesinin ilk kıvılcımıdır. Bu adım, bir ulusun kaderini değiştirirken, aynı zamanda bağımsızlık aşkının ve direniş ruhunun en büyük sembollerinden biri olmuştur.

    “19 Mayıs: Bir Milletin Dirilişi ve Gençliğin Omuzlarındaki Gelecek”

    19 Mayıs sadece bir tarih değildir; aynı zamanda bir duruş, bir bilinç ve bir mücadele ruhudur. Bu günün anlam ve önemini en iyi şekilde kavramak, geçmişimizi doğru okumak ve geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa etmekle mümkündür. Atatürk, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki bu dönüm noktasını gençliğe armağan ederek, bu ülkenin yarınlarını gençlerin omuzlarında yükselteceğini göstermiştir. O, gençliği sadece bir kuşak olarak değil, aynı zamanda bir karakter ve bir fikri yapı olarak görmüştür. İşte bu yüzden 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmakta ve her yıl gençlerimizin milli birlik, beraberlik ve gelişim yolunda attığı adımları gözler önüne sermektedir.

    “Geleceği Şekillendiren Gençlik: 19 Mayıs’ın Coşkusuyla Yükselen Değerler”

    Bu yıl da ülkemizin dört bir yanında büyük bir coşkuyla kutlanan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, gençlerimizin tarihe ve mirasa olan bağlılığını bir kez daha göstermiştir. Spor etkinlikleri, kortej yürüyüşleri ve kültürel organizasyonlarla kutlanan bu anlamlı gün, gençlerimizin sadece geçmişe sahip çıkmakla kalmayıp aynı zamanda geleceği şekillendirecek bireyler olduğunu da ortaya koymuştur.

    “Geleceğin Teminatı Gençler İçin Milli ve Manevi Değerlerle Eğitimin Önemi”

    Ben, yıllardır teknik öğretmenlik yapan, mühendis kimliğiyle gençlerle iç içe olan biri olarak şunu çok iyi biliyorum: Bugünün gençleri, yarının bilim insanları, mühendisleri, öğretmenleri ve liderleridir. Eğitim sadece teorik bilgiyle sınırlı kalmamalıdır; gençlerimize milli değerler, kültür ve tarih bilinciyle ışık tutmak bizlerin sorumluluğudur. Onlara vereceğimiz her emek, milletimizin geleceğine atılmış sağlam bir temel olacaktır. Çünkü güçlü bir Türkiye’nin yolu, bilgili, donanımlı ve milli şuurla yetişmiş gençlerden geçmektedir.

    “19 Mayıs Ruhu ile Yükselen Gençlik, Aydınlık Geleceğimizin Teminatıdır”

    19 Mayıs, Türk milletinin bağımsızlık yolundaki ilk adımı olmasının yanı sıra, gençliğe duyulan sonsuz güvenin de simgesidir. Bu ruhu yaşatmak ve gençlerimizin bu bilinçle yetişmesini sağlamak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bugünün gençleri, Atatürk’ün açtığı yolda yürüyerek, çağdaş, üretken ve sorumluluk sahibi bireyler olarak ülkemizi daha da ileriye taşıyacaktır.

    Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatan uğruna mücadele etmiş tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor; Türk gençliğinin bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

     

  • Aile ve değerlerimize sahip çıkıyoruz

    Aile ve değerlerimize sahip çıkıyoruz

    Ailenin Toplumdaki yeri çok ama çok önemlidir.

    Her yıl mayıs ayının ikinci haftası olarak kutlanan Aile Haftası, bireylerin en temel yapı taşı olan aile kurumunun önemini hatırlatmak ve toplumsal bağları güçlendirmek adına büyük bir fırsat sunmaktadır. Sağlıklı bir toplumun temelleri, sevgi, saygı, empati ve güven esasları üzerine inşa edilmiş ailelerle atılabilir. Teknolojinin ve hızlı yaşamın etkisinde değişen sosyal yapılar, aile içi iletişimin güçlenmesini daha da önemli hâle getirmektedir.

    Birlik ve Dayanışmanın Kaynağı: Aile

    Geleneksel Türk toplumunda aile; yalnızca anne, baba ve çocuklardan oluşan bir yapı değil, aynı zamanda dayanışma, paylaşma ve sorumluluk bilinciyle şekillenen geniş bir etkileşim alanıdır. Aile Haftası vesilesiyle, birlikte geçirilen zamanın, ortak faaliyetlerin ve kuşaklar arası iletişimin arttırılması teşvik edilmelidir. Çünkü aile, sadece bir barınak değil; bireyin kendini güvende hissettiği, değer gördüğü ve yetiştiği en önemli ortamdır.

    Ailede Teknoloji ve Mekanik Hayat Dengesi

    Bir mekatronik mühendisi olarak, teknolojinin hayatımızdaki yeri konusunda derin bilgiye sahip biri olarak belirtmeliyim ki; teknoloji aileyi destekleyici bir araç olabilir, ancak aile içi iletişimin yerini alamaz. Akıllı cihazların, ekranların ve sanal ortamların aile bireyleri arasına mesafe koymasına izin vermemek gerekir. Bu noktada hoşgörü, empati ve anlayış gibi insani değerler, teknolojik ilerlemenin önüne geçmemeli ama doğru kullanılmak şartıyla aile içi etkileşimi destekleyici rol üstlenmelidir.

    Ailede Eğitimin Rolü ve Öğretmenin Katkısı

    Bir teknik öğretmen olarak, çocuk eğitimi sürecinde ailenin rolünün ne kadar belirleyici olduğunu gözlemliyorum. Öğretmenin okulda verdiği değer eğitimi, ancak ailede desteklendiği ölçüde etkili olur. Çocuklarımıza sorumluluk bilinci, ahlaki değerler ve toplumsal duyarlılık ailenin rehberliğinde kazandırılır. Bu sebeple hem eğitimciler hem de ebeveynler iş birliği içinde olmalıdır.

    Birlikte Vakit Geçirmek, Huzurun Anahtarıdır

    Aile Haftası; birlikte vakit geçirmenin, sohbet etmenin, oyun oynamanın ya da sadece aynı sofrada buluşmanın bile ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatır. Aile içi huzur, dış dünyada daha barışçıl bireylerin oluşmasına katkı sağlar. Bu nedenle, evlerimiz sadece duvarlardan ibaret değil, değerlerimizin filizlendiği yuvamızdır.

    Güçlü Aile, Güçlü Toplum

    Aile Haftası vesilesiyle sadece kutlamalarla yetinmemeli, aile bağlarını kuvvetlendirecek adımlar atmalıyız. Unutulmamalıdır ki, güçlü bir toplum, güçlü ailelerle mümkündür. Aileye verilen değer, toplumsal barışın ve sürdürülebilir kalkınmanın anahtarıdır. Bu bilinçle hareket ederek, sevgi ve saygı temelli bir aile yapısını hep birlikte yaşatmalıyız. Ailenizle ve sağlıcakla kalın.

  • Milli şuurun ateşleyicisi Hasan Tahsin ve ilk kurşun

    Milli şuurun ateşleyicisi Hasan Tahsin ve ilk kurşun

    Türk milletinin bağımsızlık yolculuğundaki en anlamlı adımlardan biri, 15 Mayıs 1919 sabahı İzmir’de atıldı. İşgal kuvvetlerine karşı yükselen ilk kurşun sesi, yalnızca bir direnişin değil, bir milletin uyanışının da habercisiydi. Bu anlamlı eylemin kahramanı ise, gazeteci kimliğiyle tanınan ancak yüreğindeki vatan sevgisiyle öne çıkan Hasan Tahsin idi.

    Asıl adıyla Osman Nevres olan Hasan Tahsin, işgal altındaki bir milletin sessizliğini bozan ilk sestir. O sabah, İzmir’in Konak Meydanı’nda Yunan askerlerinin kente adım attığı an, tabancasını çekip işgale karşı koydu. Attığı kurşun, işgalcilere değil; esareti kabul etmeyen Türk milletinin iradesine atılan bir mühür oldu.

    Hasan Tahsin’in gösterdiği bu kararlı duruş, yalnızca bir bireyin tepkisi değil; milletin içinde biriken öfkenin, bağımsızlık aşkının ve milli şuurun haykırışıdır. O, fikirleriyle halkı bilinçlendiren bir yazar olmanın ötesine geçerek eylem adamı, hatta direnişin öncüsü olmuştur. Vatanı için düşünmekle yetinmeyip, hayatını ortaya koymuştur.

    Şehit Hasan Tahsin’in hatırası, ülkü sahibi gençlerin, öğretmenlerin, mühendislerin ve askerlerin ruh dünyasında diri kalmalıdır. Çünkü o, sadece bir geçmişin kahramanı değil; milletin istikbaline yön çizen bir meşaledir. Onun verdiği mesaj nettir: Vatan, bedel ödeyenlerin omzunda yükselir.

    15 Mayıs 1919’da atılan ilk kurşun; bağımsızlığa, hürriyete ve onurlu yaşama duyulan inancın simgesi, Türk milletinin asla teslim olmayacağının açık bir göstergesidir. Bugün bayrağımız özgürce dalgalanıyorsa, bunda Hasan Tahsin gibi vatan sevdalılarının payı büyüktür.

    Unutulmamalıdır ki; bayrak sevgisi, ancak uğrunda can verilirse kutsal olur. Ve Hasan Tahsin, bu sevdanın ete kemiğe bürünmüş halidir.

  • 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ve Eczacılar Günü

    14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ve Eczacılar Günü

    14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ve Eczacılar Günü dolayısıyla , üretim ve sağlık alanlarında büyük özveriyle görev yapan çiftçi ve eczacılara öncelikle teşekkür ederiz.

    “Toprağı alın teriyle yoğuran, sofralarımıza bereket taşıyan çiftçilerimiz; iklim şartları, artan maliyetler ve küresel sorunlara rağmen üretimden vazgeçmeyerek ülkemizin kalkınmasında temel bir rol üstlenmektedir. 14 Mayıs, bu fedakâr insanlara olan minnetimizin bir nişanesidir

    Eczacılık mesleğinin sağlık sistemindeki vazgeçilmez olması, eczacılarımız yalnızca ilaç sunan kişiler değil, aynı zamanda halk sağlığının korunmasına katkı sunan, bilinçli ilaç kullanımını teşvik eden sağlık emekçileridir. Salgınlar, afetler ve olağanüstü durumlarda gösterdikleri üstün gayret, toplumumuzun takdirini hak etmektedir” dedi.

    Toplumsal dayanışma ve meslek gruplarına saygı önemlidir. Çiftçimizin emeğinin karşılığını alabildiği, eczacılarımızın mesleğini onurla sürdürebildiği bir Türkiye hedefiyle çalışmaya devam edeceğiz. Millet olarak üretimin, emeğin ve sağlığın yanındayız. Bu özel gün vesilesiyle tüm çiftçilerimizin ve eczacılarımızın 14 Mayıs’ını gönülden kutluyor, sağlık, huzur ve bereket diliyorum.”

     

    Mekatronik Yüksek Mühendisi, Teknik Öğretmen Yalçın Çelik kimdir?

    Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Otomotiv Öğretmenliği bölümünden derceyle mezun olan Çelik, Yozgat Bozok Üniversitesi’nde mekatronik mühendisliği alanında yüksek lisans yapmıştır. Eğitimden savunma sanayine, üretimden teknolojiye uzanan pek çok alanda proje ve çalışmaları bulunan Çelik, aynı zamanda toplumsal duyarlılığı ve milli değerlere olan bağlılığıyla tanınmaktadır.

  • Köklerden geleceğe bir miras dilimiz

    Köklerden geleceğe bir miras dilimiz

    Türkçe, 13 Mayıs Türk Dil Bayramı; kültürel kimliğimizin temeli ve köklerden geleceğe taşınan mirastır.

    Türk milletinin kültürel varlığının en önemli yapıtaşlarından biri olan Türkçe, yüzyıllardır medeniyetimizin taşıyıcısı, tarihimizin en güçlü anlatıcısı olmuştur. Bu değerli mirasın yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla her yıl 13 Mayıs’ta kutlanan Türk Dil Bayramı, yalnızca bir anma günü değil; aynı zamanda bir bilinçlenme ve sahiplenme çağrısıdır.

    Türk Dil Bayramı: Dil Devriminin İzinde, Çağdaşlaşmanın Simgesi

    1932 yılında, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Türk Dil Kurumu’nun ilk çalışmalarının temeli olan bu bayram, dilimizin sadeleşmesi, bilim ve teknik alanlarında da kullanılabilir hâle gelmesi için atılan cesur adımların nişanesidir.

    Türkçenin Bilim ve Teknik Dili Olarak Güçlenmesi

    Bugün mühendislikten sanata, teknolojiden edebiyata kadar her alanda Türkçenin etkin bir şekilde kullanılabiliyor olması, geçmişte yapılan bu kıymetli çalışmaların sonucudur. Özellikle teknik terimlerin Türkçeleştirilmesi, bir yandan milli bilinç oluştururken, diğer yandan da bilgiye erişimi kolaylaştırmaktadır. Bu noktada, biz mühendisler olarak Türkçeyi sadece konuşulan bir dil değil; bilimsel düşüncenin de taşıyıcısı olarak görmekteyiz.

    Türkçeye Sahip Çıkmak, Kimliğimize Sahip Çıkmaktır

    Türk Dil Bayramı, çocuklarımıza ve gençlerimize dilimizin zenginliğini, inceliğini ve ifade gücünü öğretme fırsatıdır. Bu bilinçle, okullarımızda, üniversitelerimizde, meslek kurumlarımızda dilimize sahip çıkmalı; onu teknolojinin, bilimin ve sanatın dili hâline getirme gayretimizi sürdürmeliyiz. Bu anlamlı günde, Türkçemizin gelişmesi için çalışan tüm kurum ve bireyleri saygı ile anıyor, “Dilimizi korumak, kimliğimizi yaşatmaktır” diyerek Türk Dil Bayramı’nı kutluyorum.

  • Sevginin, fedakârlığın ve şefkatin sembolü

    Sevginin, fedakârlığın ve şefkatin sembolü

    Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü kutlanan Anneler Günü, yalnızca takvimde bir gün değil; karşılıksız sevgi, özveri ve sabrın simgesi olan annelerimize duyulan saygının ifadesidir.

    Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Ankara’da da Anneler Günü, çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Çiçekçilerde yoğunluk yaşanırken, mağazalarda da hediye telaşı dikkat çekiyor. Ancak uzmanlara göre, annelere verilecek en kıymetli armağan; zaman, ilgi ve içten sevgidir.

    Annelik, Toplumun Temel Taşıdır

    Anneler, doğumdan itibaren çocuklarının fiziksel ve duygusal gelişimi için özveriyle çaba gösteren, toplumun en güçlü yapı taşlarından biridir. Psikologlar, bir bireyin kişiliğinin şekillenmesinde annelerin rolünün belirleyici olduğunu vurgularken; eğitimciler, annelerin yaşam boyu birer rehber olduklarını ifade ediyor.

    Bu özel günde düzenlenen programlarda, annelerin yalnızca biyolojik değil; ruhsal, kültürel ve toplumsal yönlerinin de öne çıkarılması gerektiği dile getiriliyor. Kadın ve aile temalı dernekler, Anneler Günü’nün sadece hediyelerle sınırlı kalmaması gerektiğini, annelere yönelik sosyal ve ekonomik desteklerin artırılmasının toplumsal gelişim açısından büyük önem taşıdığını belirtiyor.

    Annelerin Yükü Yalnızca Bugün Değil, Her Gün Hafifletilmeli

    Sosyologlara göre, annelere verilen değer yalnızca özel günlerde hatırlanmamalı. Kadın istihdamını ve sosyal destek mekanizmalarını güçlendiren projelerin, annelerin yaşam kalitesini artırdığına dikkat çekiliyor. Uzmanlar, sağlıklı nesillerin ancak mutlu ve desteklenen annelerle mümkün olabileceğini belirtiyor.

    Bugün annelerimize bir çiçek sunmak güzel bir jest olsa da, onların günlük hayatındaki yükleri paylaşmak, duygusal destek sağlamak ve hayatlarına değer katmak çok daha kalıcı etkiler yaratır. Çünkü anneler, yılın yalnızca bir gününde değil; her gün sevgi, saygı ve minnettarlığı hak eder.

    İslam’da Annelik: “Cennet, Annelerin Ayakları Altındadır”

    İslam dini, annelere verilen değeri en yüce mertebeye taşıyan öğretileriyle dikkat çeker. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), “Cennet, annelerin ayakları altındadır” hadisiyle, annelere duyulması gereken saygının büyüklüğünü en etkileyici biçimde ifade etmiştir.

    Bir diğer hadisinde ise, yaşlanan ebeveynlerine gereken ilgiyi göstermeyen kişilere yönelik uyarıda bulunarak, “Ana babası yanında yaşlandığı hâlde onların gönlünü kazanmayanın burnu sürtülsün” diyerek ebeveyne hizmetin manevi boyutunu ortaya koymuştur.

    Kur’an-ı Kerim’in İsra Suresi 23. ayetinde geçen “Onlara ‘öf’ bile deme” emri, annelere yönelik en küçük bir saygısızlığın dahi hoş karşılanmadığını açıkça bildirir. Bu ilahi öğretiler, annelere karşı duyulması gereken sorumluluğun hem dünyevi hem de uhrevi yönlerini ortaya koymaktadır.

    Toplumun Gücü, Annesine Verdiği Değerle Ölçülür

    Anneler; affeden, koruyan, öğreten ve dualarıyla yolumuzu aydınlatan en kıymetli varlıklardır. Onlara duyulan sevgi yalnızca bir günle sınırlı kalmamalı; hayatın her anında saygı ve minnetle taçlandırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bir milletin gücü ve geleceği, annelerine verdiği değerle şekillenir.

  • Toplumsal duyarlılığın göstergesi engelliler haftası

    Toplumsal duyarlılığın göstergesi engelliler haftası

    Ülkemizde, her yıl 10-16 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Engelliler Haftası, engelli bireylerin toplumsal yaşamda karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında çeşitli etkinliklerle gündeme geliyor. Bu hafta, engelli bireylerin yalnızca hatırlanacağı değil; aynı zamanda haklarının, fırsat eşitliğinin ve erişilebilirliğin daha fazla konuşulacağı bir dönem olarak öne çıkıyor.

    ENGELLİLİK BİR SAĞLIK SORUNU DEĞİL, TOPLUMSAL BİR MESELEDİR

    Uzmanlara göre engellilik, bireysel bir eksiklik değil, toplumsal düzenlemelerin yetersizliğinden kaynaklanan bir sorundur. Kaldırımların iniş çıkışları, toplu taşıma araçlarının uygunluğu, kamu binalarının erişilebilirliği gibi konular hâlâ birçok şehirde çözüm bekleyen başlıca sorunlar arasında yer alıyor.

    EĞİTİM VE MÜHENDİSLİK YAKLAŞIMLARI BİRLEŞMELİ

    Mühendislik alanında yapılacak her tasarımın “evrensel erişim” ilkelerine uygun olması gerekiyor. “Eğer bir bina ya da sistem, farklı bireylerin eşit koşullarda kullanımına uygun değilse, o yapı eksiktir. Özellikle kamusal alanlarda teknolojik çözümlerle engellerin ortadan kaldırılabileceğine dikkat çekiyor.

    TEKNOLOJİ ENGELLERİ KALDIRABİLİR

    Gelişen mekatronik sistemlerle engelli bireylerin yaşam kalitesini artırmak artık daha mümkün. Akıllı tekerlekli sandalyeler, sesle çalışan cihazlar, görme veya işitme engelliler için geliştirilen yardımcı sistemler, teknoloji ile insan hayatının nasıl kolaylaşabileceğini gösteriyor. Bu noktada yerli üretimin ve üniversite-sanayi iş birliğinin artırılması gerektiği ifade ediliyor.

    ENGELLİ BİREYLER TOPLUMUN ÖZÜDÜR

    Engelliler Haftası yalnızca sorunları dile getirme haftası değildir. Aynı zamanda başarı hikâyelerinin, güçlü iradenin ve toplum içindeki dayanışmanın da vurgulandığı bir zaman dilimidir. Toplumu bütüncül bir yapıya kavuşturmanın yolu, tüm bireylerin eşit koşullarda yaşam hakkına sahip olduğu bir düzen kurmaktan geçmektedir. Unutulmamalıdır ki; engeller bedenlerde değil, zihinlerdedir. Gerçek kalkınma, toplumun tüm bireylerinin eşit ve onurlu bir yaşam sürebilmesiyle mümkündür.

  • Aksaray şehidini uğurladı

    Aksaray şehidini uğurladı

    Van’ın Çaldıran ilçesinde görev sırasında meydana gelen askerî araç kazasında şehit olan Aksaraylı Uzman Çavuş Gökhan Dal son yolculuğuna uğurlandı.

    Genç askerin acı haberi ailesine ve memleketi Aksaray’a ulaştığında büyük üzüntüye neden oldu. Olay, tüm Türkiye’de derin bir yas havası estirdi.

    Milletimizin Başı Sağ Olsun

    Şahadet haberiyle derin bir yasa bürünen ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, aziz milletimizin acısını yürekten paylaşıyoruz. Görev esnasında hayatını kaybeden kahraman askerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

    Askerî Törenle Uğurlandı

    Şehit Uzman Çavuş Gökhan Dal için Van’da düzenlenen askerî törenin ardından naaşı memleketi Aksaray’a getirildi. Burada ailesi, yakınları, devlet protokolü, askerî yetkililer ve binlerce vatandaşın katılımıyla gerçekleştirilen cenaze töreninde dualar yükseldi, gözyaşları sel oldu.

    Vatan Aşkıyla Göreve Çıktı

    Görev bilinci ve vatan sevgisiyle hareket eden Dal, hizmet ettiği topraklar uğruna canını feda ederek şehitlik mertebesine ulaştı. Silah arkadaşları, onu “Vatan için görevdeydi, sonsuza dek kalbimizde yaşayacak” sözleriyle uğurladı.

    Ebedî İstirahatgâhı Memleketi Oldu

    Şehidimizin naaşı, ailesinin isteği doğrultusunda Aksaray’da bulunan şehir mezarlığına defnedildi. Cenazeye katılan vatandaşlar, ellerinde Türk bayraklarıyla kortejde yer alarak şehitlerine sahip çıktı.

    Resmî Kurumlardan Taziye Mesajı

    Aksaray Valiliği ile Aksaray Belediye Başkanlığı yayımladıkları ortak mesajda şu ifadelere yer verdi: “Vatanımız uğruna canını feda eden kahraman evladımıza Allah’tan rahmet, ailesine ve milletimize sabırlar diliyoruz. Aziz hatırası daima kalbimizde yaşayacaktır.”

    Görev Uğruna Verilen Son Nefes

    Uzman Çavuş Gökhan Dal, görevi esnasında yaşanan elim bir kaza sonucu hayatını kaybetmiş ve milletimizin gönlünde ölümsüzleşmiştir. Şehidimizin adı, vatanseverliği ve fedakârlığıyla daima anılacaktır.

    Haber: Yalçın ÇELİK

  • Trafikte her yıl daha güvenli bir gelecek için

    Trafikte her yıl daha güvenli bir gelecek için

    Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası, her yıl Mayıs ayının ilk haftasında 1-7 Mayıs Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası toplumda trafik bilincini artırmak amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

    Bu hafta, sürücülerden yayalara, öğrencilerden eğitimcilere kadar her bireyin trafik güvenliğine katkı sağlaması adına önemli bir fırsat sunmaktadır.

    Motorlu Araçlar Teknolojisi Öğretmeni ve Mekatronik Yüksek Mühendisi Yalçın Çelik, trafik güvenliği konusunda yaptığı değerlendirmede şu görüşlere yer verdi: “Trafik güvenliği yalnızca araç kullananların değil, trafikte bulunan her bireyin ortak sorumluluğudur. Yaşanan kazaların çoğu dikkatsizlik ve kural ihlallerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle eğitim, farkındalık oluşturma ve teknolojiden etkin yararlanma, güvenli ulaşımın temel unsurları arasında yer almaktadır. Bu kapsamda okullarda ve kamu kurumlarında düzenlenen etkinliklerle özellikle çocuklara trafik kuralları, yaya güvenliği ve temel ilk yardım bilgileri aktarılmış; uygulamalı eğitimlerle bilinç düzeyi artırılmıştır. Simülasyon araçları, yaya geçidi uygulamaları ve polis-jandarma iş birliğiyle gerçekleştirilen bilgilendirme faaliyetleri vatandaşların ilgisini çekmiştir”dedi.

    Çelik, teknolojinin trafik güvenliğine katkılarına da dikkat çekerek şunları ifade etti: “Günümüzde araçlarda yer alan sürücü destek sistemleri, sensör teknolojileri ve uyarı mekanizmaları, kazaların önüne geçilmesinde önemli rol oynamaktadır. Ancak her sistem, kullanıcı bilinciyle etkili hale gelir. Teknoloji kadar eğitimin de sürekliliği önem taşımaktadır. Karayolu Güvenliği ve Trafik Haftası, sadece bir haftalık farkındalık süreci olarak görülmemeli; yıl boyunca sürdürülebilir eğitim faaliyetleriyle desteklenmelidir. Trafik kültürünün gelişmesi; saygı, sabır, empati ve kurallara riayetle mümkündür. Unutmamalıyız ki; trafikte her birey bir hayatın sorumluluğunu taşır. Bu sorumlulukla hareket etmek, hem kendimizin hem de toplumun güvenliği için en büyük adımdır” diye konuştu.

  • Yalçın ÇELİK kimdir? Biyografisi

    Yalçın ÇELİK kimdir? Biyografisi

    Biyografi: Yalçın Çelik, mühendislik birikimini toplumsal faydaya dönüştürmüş, eğitimde kaliteyi öncelemiş, fikirleriyle kamuoyuna yön vermiş ve aktif siyasette milletin sesi olmayı hedef edinmiş bir mühendis, eğitimci, gazeteci-yazar ve siyasetçidir.

    Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Otomotiv Öğretmenliği bölümünden dereceyle mezun olmuş; yüksek lisansını Yozgat Bozok Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği programında, TÜBİTAK ve BAP burslarıyla tamamlamıştır. Akademik başarısı, 3,5 yılda mezuniyet ve onur dereceleriyle taçlanmıştır.

    Mesleki yaşamında hem Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda öğretmenlik ve koordinatörlük, hem de TÜBİTAK Savunma Sanayi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü’nde görev alarak savunma teknolojilerine katkı sunmuştur. Termal batarya (ısıl pil), elektromekanik sistemler ve ileri mühendislik çözümleri üzerine çalışmalarda bulunmuştur.

    “Görünmez Kara ve Deniz Araçları”, “Elektrokimyasal Ateşlemeli Silah Teknolojisi” ve “Üniversal Güç Aktarma Sistemi” gibi patent projeleriyle, milli teknolojiye somut katkılar sunmuştur. Yalçın Çelik, sadece teknik alanlarda değil, eğitim teknolojileri, proje ve kalite yönetimi, çevre ve trafik eğitimi gibi çok sayıda alanda da uzmanlaşmıştır.

    Toplumla kurduğu bağ sadece sınıf ortamında ya da laboratuvarla sınırlı değildir. Haber Gazetesi yazarı olarak kaleme aldığı yazılarla kamuoyunun nabzını tutmuş; TÜRKAV, Ülkü Ocakları gibi sivil toplum kuruluşlarında aktif görevler üstlenmiştir. Ülkü Ocakları Pursaklar İlçe Başkanlığı’nda bürokrasiden sorumlu başkan yardımcısı olarak gençliğe rehberlik etmiştir.

    2023 yılında, 28. Dönem Aksaray MHP Milletvekili Aday Adayı olarak siyasi arenaya adım atan Yalçın Çelik, bilgi birikimini, saha tecrübesini ve halkla güçlü iletişimini siyasette hizmet anlayışına dönüştürmeyi hedeflemiştir. Sahada çalışkanlığı, duruşuyla güven veren kişiliği, milli değerlere bağlılığı ve üretkenliğiyle halkın takdirini kazanmış bir isimdir.

    Hem mühendis hem öğretmen, hem araştırmacı hem gazeteci, hem de halkın içinden bir siyasetçi olan Yalçın Çelik, “millet için, devlet için, ülkenin geleceği için” ilkesini kendisine rehber edinmiş; vatanına hizmet etmeyi bir sorumluluk bilinciyle sürdürmektedir.