Redaktör Medya “Doğruya yön veren adres”

  • Benzin İstasyonunda Yangın

    Benzin İstasyonunda Yangın

    Çubuk’ta bir benzin istasyonunda çıkan yangın paniğe neden oldu.

    Edinilen bilgiye göre, Yıldırım Beyazıt Mahallesi’nde, bir petrol istasyonunun mutfak kısmında yangın çıktı. Benzin istasyonu çalışanlarının durumu bildirmesi üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangını kontrol altına alarak olası bir faciayı önledi.

    Mutfağın yağ depolarının yanında olması nedeniyle yangın sırasında kısa süreli panik yaşanırken, olayda mutfak kullanılamaz hale geldi.

  • Hakkari’deki Çatışma Sonuçları

    Hakkari’deki Çatışma Sonuçları

    Çatışma da toplamda 31 terörist ölü, 1 terörist ise sağ olarak ele geçirildi.

    Türkiye Hakkari’den gelen acı haberle sarsıldı. Teröristler, Irak sınırındaki karakola ağır silahlarla saldırdı. Çıkan çatışmada 8 asker şehit oldu, 18 asker yaralandı. Çatışmada 28 terörist etkisiz hale getirildi.

    Sabah saat 04.00 sıralarında Irak’ın kuzeyinden sızdıkları belirlenen kalabalık bir grup terörist, Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesindeki Yeşiltaş Karakolu’na roketatar ve havanlarla saldırdı.

    Karakola bağlı 3 üs bölgesine aynı anda ağır silahlarla ateş açıldı. Güvenlik güçleri saldırıya anında karşılık verdi.

    Çıkan çatışmada 8 asker şehit oldu, 18 asker yaralandı.

    Şehit askerlerin isimleri şöyle;

    Astsubay Kıdemli Çavuş Ali Gümüş, Piyade Onbaşı Cahit Kılıç, Piyade Onbaşı İsa Sayın, Piyade Er Umut Bulut, Piyade Er Ali Yasin Erosmanoğlu, Piyade Er Mustafa Türkmen, Piyade Er Yaşar Doymuş, Ulaştırma Er Samet Bütün. Şehitler Memleketlerine törenlerle defnedildi.

    Teröristlere anında karşılık veren güvenlik güçleri 28 teröristi etkisiz hale getirdi. Bölgede çatışmanın yer yer devam ettiği belirtiliyor.

    2007’deki Hain Baskında 12 Asker Şehit Olmuştu

    21 Ekim 2007’de yine Dağlıca Bölgesi’ne terör örgütünce düzenlenen saldırıda 12 asker şehit olmuş, 18 asker de yaralanmıştı.

    Toplamda 31 terörist ölü, 1 terörist ise sağ olarak ele geçirildi.

    Türk Silahlı Kuvvetleri Dağlıca’da yapılan hain saldırının ardından bütün ayrıntıları kamuoyuyla paylaştı.

    TSK’dan yapılan açıklama şöyle:

    Yeşiltaş Bölgesindeki Emniyet Birliğine Saldırı Girişimi

    Açıklama:

    1. 19 Haziran 2012 tarihinde vuku bulan terörist saldırı olayı ile ilgili olarak kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılması uygun görülmüştür.

    2. Yeşiltaş Güçlendirilmiş Jandarma Karakolu, 03 Mayıs 2012 tarihinde İçişleri Bakanlığının oluru ile Jandarma Genel Komutanlığı tarafından kapatılmıştır.

    3. Bahar-Yaz döneminde Yüksekova-Dağlıca yolunun güvenliğini sağlamak ve teröristlerin geçiş güzergâhını kontrol altına almak maksadıyla eski Yeşiltaş Jandarma Karakolu binası ana üs bölgesi olarak kullanılmak suretiyle bölgede bir piyade taburu 12 Mart 2012’den itibaren görevlendirilmiştir.

    4. Bu piyade taburu, Mart 2012’den itibaren operasyonel güç olan bir komando bölüğü ile takviye edilmiştir. Anılan birliğin, personeli ve her türlü silah, araç ve gereci tamdır. Ayrıca iki adet tank, altı adet havan silahı, iki adet Kobra ve iki adet Kirpi zırhlı aracı da bulunmaktadır.

    5. Saldırıya uğrayan yer, sabit bir karakol olmayıp, Yeşiltaş ana üs bölgesinin hemen güneyinde, Dağlıca ana ikmal yolunun ve piyade taburunun yakın emniyetini sağlayan, 52 personel ve bir tankın görev yaptığı tahkim edilmiş geçici üs bölgesidir. Bu birlikte görev yapan tüm askerî personel iç güvenlik eğitimi görmüştür.

    6. Birlik personeli tarafından gece görüş vasıtalarıyla tespit edilen teröristlere ateş açılmış ve bu silahlı mücadelede 15 terörist silahları ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir.

    7. Saldırı sonrasında hemen durum değerlendirilmiş, teröristlerin kaçış bölgelerine bir Özel Kuvvetler Taburu ile bir Jandarma Özel Harekât Taburu (yaklaşık 80 kişilik bir kuvvet), farklı bölgelere havadan indirilmiş ve operasyonel faaliyet (takip harekatı) başlatılmıştır.

    8. Operasyon icra etmek üzere indirilen kuvvetler, teröristlerle sıcak temasa girmiş ve 11 terörist daha etkisiz hâle getirilmiş ve kullandıkları ağır silahlar susturulmuştur.

    9. Operasyonun devamında 21 Haziran 2012 tarihinde 5 terörist daha etkisiz hâle getirilmiştir.

    10. Saldırı sırasında ve sonrasında çıkan çatışmalarda, toplam 31 terörist silah ve malzemeleri ile birlikte ölü olarak ele geçirilmiş, 1 terörist ise sağ olarak yakalanmıştır.

    11. Olayda, 8 askeri personelimiz şehit olmuş, ikisi ağır olmak üzere 19 personelimiz hafif şekilde yaralanmıştır. 8 yaralı personelimiz taburcu olmuştur.

    12. Bu faaliyetle koordineli olarak Irak kuzeyindeki terörist hedefleri Hava Kuvvetlerimiz tarafından başarılı bir şekilde ateş altına alınmıştır.

    13. Saldırı olayında herhangi bir ihmalin bulunmadığı belirlenmiş olup, saldırıya uğrayan birlik, kahramanca mücadele ederek 15 teröristi mevzilerin önünde ve hemen civarında etkisiz hâle getirmiştir.

    14. Saldırı esnasında TSK insansız hava aracı Çukurca bölgesinde görev yapmakta iken olayın duyulması üzerine derhal olay mahalline intikal ettirilerek görüntü aktarması sağlanmıştır.

    15. Saldırıya maruz kalan yerin Dağlıca’daki üs bölgesine olan mesafesi karayolu ile10 km, kuş uçuşu5 km. dir. Bu olayı ikinci bir Dağlıca olayı şeklinde göstermek hem mekan, hem de sonuçları itibariyle doğru değildir.

    16. Diğer taraftan yanlış anlaşılmalara açıklık getirmek düşüncesi ile, bir hususun daha kamuoyunun bilgisine sunulmasına ihtiyaç duyulmuştur. Her gün tüm iç güvenlik harekât bölgesi ile ilgili olarak çeşitli kaynaklardan çok sayıda duyum (ham haber) alınmaktadır. Bu duyumlar istihbarat uzmanları tarafından değerlendirilerek istihbarat hâline dönüştürülmektedir. Gerek duyumlar ve gerekse istihbarat bilgileri tüm kullanıcılara gecikmeksizin bildirilmektedir. Bu saldırı olayında da gerekli ikazlar yapılmış ve birlik tarafından güvenlik tedbirleri gözden geçirilerek teyakkuz durumu artırılmıştır.

    17. Ayrıca, 17 Ağustos 2011 tarihinden günümüze kadar Irak kuzeyinde (sınır ötesinde) tespit edilen 32’si Kandil’de olmak üzere toplam 387 terörist hedefe 448 sorti ile hava harekâtı icra edilmiştir.

    18. Yüce halkımızın asılsız haber ve yorumlara itibar etmemesi ve her zaman olduğu gibi bugün de Türk Silahlı Kuvvetlerine olan inanç ve güvenini muhafaza etmesi en önemli dileğimizdir.

    Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

  • Büyük Ankara Festivali 2012 Başlıyor

    Büyük Ankara Festivali 2012 Başlıyor

    Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin gelenekselleştirdiği ‘Büyük Ankara Festivali’nin beşincisi 22 Haziran da tüm Başkentlilere kapılarını açtı.

    Her yıl olduğu gibi bu yıl da Atatürk Kültür Merkezi (Akm) alanına kurulacak festivalde ünlü sanatçılar konser verecek ve değişik aktiviteler yer alacak. Büyük Ankara Festivali 8 Haziran’da başlayan Shopping Fest coşkusunu da artıracak. Festivalde 1 Temmuz Pazar gününe kadar birbirinden ünlü sanatçılar konserleriyle her gece müzik ziyafeti sunacak, onlarca stantta uygun fiyatlarla binlerce Başkentli alışverişe doyacak. Eğlence dolu yarışmalar ve dev oyuncaklarla çocuklar tatil eğlencesi yaşayacak.

    Atatürk Kültür Merkezi gibi geniş bir alanda gerçekleştirilecek Uluslararası Festival’de en sevilen sesler konser verecek. Dünyaca ünlü sanatçı Haifa Wehbe’nin de sahne alacağı konserler geçidinde Funda Arar, Ferhat Göçer, Hande Yener, Safiye Soyman, Faik Öztürk, Mustafa Ceceli, Ziynet Sali, Murat Boz, Hadise, Murat Dalkılıç, Gülşen, Rafet El Roman, Gökhan Tepe ve Sibel Can konser verecek. Festival kapsamında Ebru Gündeş ve Sinan Özen’in vereceği konser ile 212 gelin ve damat, Başkentlilerin şahitliğinde dünyaevine girecek.

  • MHP’nin Savcılığa Sunduğu Dosya Tarihi Belge Çıktı

    MHP’nin savcılığa sunduğu dosyadan tarihi bir belge çıktı.

    Helikopter kazasında hayatını kaybeden BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun 12 Eylül döneminde işkencecilerin cezalandırılması talebiyle Mamak Cezaevi’nden yazdığı dilekçe 31 yıl sonra gün ışığına çıktı.

    MHP, 12 Eylül Darbesi’nin ardından gözaltına alınan MHP yöneticileri ve ülkücülere sistematik işkence uygulamakla suçladığı 38 kişi hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başvuruyu MHP adına Avukat Yücel Bulut yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatıyla, devlet arşivleri taranarak gün yüzüne çıkartılan ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na dün teslim edilen suç duyurusuna eklenen iki sayfalık dilekçe yayınlandı.

    Darbeden sonra tutuklanıp Mamak Askeri Cezaevi’ne gönderilen dönemin MHP Genel Başkan Müşaviri Muhsin Yazıcıoğlu’nun imzasını taşıyan 31 yıllık belge, bir dönemin utancının kanıtı niteliğinde.

    Ankara 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ’12 Eylül’ davası dosyasına eklenecek olan ‘Yazıcıoğlu’ imzalı, ‘Şahsıma Yapılan İşkence’ başlıklı dilekçedeki tüyler ürpertici satırlar şöyle:

    ‘KALASA SARIP YUKARIYA ASTILAR’

    Selanik Caddesi’nde bulunan evimden emniyet mensuplarınca alındım. Mamak Askeri Cezaevi’ne yaklaştığımızda gözlerim kaşkolumla bağlandı ve arabanın içinde dövülmeye başladım. Soyum sülalem de katılarak sözle de her türlü hakarete maruz kaldım. Mamak’ta getirildiğim yerde, seslerinden tanıyorum, aynı kişiler hiçbir şey sormadan tartakladı. Kafam yarıldı, burnumdan ve ağzımdan kanlar akarken, yere yatırılıp cereyana tabi tutuldum. Sonra da kollarımın üstüne konan bir kalasa sarılarak yukarı asıldım. Belden aşağı soyundurularak el ve tenasül uzvumdan cereyan verildi. Yumruklandım.

    ‘BAŞKALARINI SUÇLAMAM İÇİN İŞKENCE YAPILDI’

    Yaralarım iyileşene kadar bekletildim. İşkence yapılmadan ifadem alınabilirdi. Ama hırs ve kinle işkence yapıldı. Bu kişiler şerefli Türk ordusunun da adını kullanarak eylemlerine ordumuz ve Devlet Başkanımızın da adını karıştırmıştır. Şahsımın işlemiş veya işleme muhtemeli olan suçlarımın itirafı için değil, başkalarını suçlamam için özellikle işkence yapıldı. Şahsıma da kin ve garezle, hakaretle darp yapıldı.

    ‘SAVCI İŞKENCE İDDİAMI İFADEME ALMADI’

    İsteğim: kanunlarımıza göre suç olan işkenceyi, yapanlar hakkında davacıyım. Sorguda savcı, belirtmeme rağmen kayda geçmemiş ve ifademin içinde işkence iddiama yer vermemiştir. Şikayetimin sonradan yapılması istenmiştir. Aradan 13 gün geçmesine rağmen dış belirtiler cezaevi doktoru tarafından tespit edilmiştir. Gereken işlemin yapılarak dava açılmasını saygılarımla arz ederim. 19.2.1981 Muhsin Yazıcıoğlu. Mamak Askeri Cezaevi B – Blok 5. Koğuş.

    ‘TÜRKEŞ CİNAYET EMİRLERİNİ VERDİ’ TEHDİDİ

    Bana başkalarının yerini söylemem, Alparslan Türkeş başta olmak üzere bazı kişilerin cinayet emirleri verdiğini söylememi yoksa asılı olduğum yerden inmeyeceğim tehditleri yapılıyordu. İşkenceyi bizzat Milli Güvenlik Konseyi’nin istediğini, işkence anında savcının yanlarında bulunduğunu söylüyorlardı. İlk 6 gün boyunca bu muameleler yapılırken, su verilmedi, yemek verilmedi ve duvarda kollarımdan kelepçeli tutuldum.

    Kaynak: Akşam Gazetesi

  • Şanlıurfa Cezaevi’nde İsyan: 13 Ölü

    Şanlıurfa’da cezaevinde kavga çıktı. Çıkarılan yangında 13 kişi öldü.

    Şanlıurfa E tipi Cezaevi’nde adli suçtan hükümlü mahkumların kaldığı koğuşta kavga çıktı.Mahkumlar koğuşu ateşe verdi.

    Yangından dolayı koğuşta mahsur kalan 13 mahkum hayatını kaybetti.

    Hayatını kaybeden mahkumların isimleri şöyle:

    Mehmet Aslantaş, Fuat Yıldız, Sinan Özalp, Suphi Köksal, Yunus Eşkili, Mehmet Emin Gerçek, Hüseyin Kıskanç, Mehmet Satış, Şükrü Uldez, İbrahim Halil Kaya, Mustafa Kemal Kılıç, Taner Şimşek ve İmam Bakır Tek.

    Hayatını kaybedenlerin cesetleri otopsi yapılmak üzere Gaziantep Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

    Yaralanan 4 kişiden 3’ü taburcu edilirken, durumu ağır olan bir mahkumun tedavisi sürüyor.

    Cezaevi önünde toplanan mahkum yakınları ile polis arasında zaman zaman arbede yaşandı.

    Çıkan olaylarda 3 kişi gözaltına alındı.

    Olayın siyasi bir yönü olmadığını belirten Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç, mahkumların aileleriyle görüştürüleceğini söyledi.

    Adalet Bakanı Sadullah Ergün ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Şanlıurfa Cezaevi’nde incelemelerde bulundu.

  • Keneye Dikkat

    Keneye Dikkat

    Ülke genelinde olduğu gibi Çubuk’ta da havaların ısınmasıyla birlikte ortaya çıkmaya başlayan keneler tehlike saçmaya başladı.

    Çubuk’ta insanları çeşitli yerlerinden ısıran keneler hastanede yapılan operasyon ile çıkarılıyor.

    Son bir ayda Çubuk Devlet Hastanesinde kene ısırması kene vakaları görüldüğü bilgisi alındı.

    Yetkililer; Kene ısırmalarına karşı dikkatli olunması ve kene vakası sonucunda hiçbir müdahalede bulunmayarak, derhal en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması konusunda uyarıyor.

    Kene vakası Çubuk’un köylerinde ve piknik alanların tehdit oluşturuyor.

    Sadece birkaç dakikalık bir müdahaleyi göz ardı ederek, kendi hayatınızı tehlikeye atmayın…

    Keneler

    Son yıllarda daha sıkça duyulmaya başlayan, bahar-yaz dönemlerinde artış gösteren ve ağırlıklı olarak keneler aracılığıyla bulaşan virütik bir hastalıktır. İlk olarak 1944 yılında Kırım’da, sonra 1956 yılında Kongo’da tanımlanmış ve sonra aynı hastalık olduğu anlaşılmıştır.

    Keneler, kan emerek beslendikleri için hemen tüm yabani ve evcil hayvanların (inek, koyun, köpek, kemiriciler, yerde beslenen kuşlar vb.) üzerinde bulunabilir ve bu hayvanlardan insana geçebilirler. Ayrıca, çalılık ve yeşil, yüksek otlu alanlarda bulunan keneler, beslenmek için doğrudan insanlara da geçip ısırabilirler. Bu nedenle daha çok kırsal bölgelerde ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekle birlikte kentsel alanlardaki uygun ortamlarda da bulunabilirler.

    Virüs ile bulaşmış keneler, kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Kan emdikleri ve virüsü bulaştırdıkları tüm canlılar hasta olabilir fakat hastalık genellikle hayvanlarda hafif ve bulgusuz seyreder. Bu nedenle daha az görülmekle birlikte hasta hayvanların salgıları ve kanları aracılığıyla da hastalık bulaşabilir.

    Kenelerin kan emişi genellikle uzun bir süreçtir. Sinekler gibi hemen sokup kısa sürede kan emişini bırakmazlar. Kan emmeye başlayan kene, ağız kısmındaki hortumunu cilt içine sokar ve doyuncaya kadar çıkartmaz. Bu hortum, geri çıkışı engellemek için çıkıntılar içerdiğinden kolay çıkmaz. Bu nedenle keneyi çıkartmak için zorlamamak gerekir. Çok zorlandığında sıvıyı erken salgılayıp virüsü bulaştırabilir veya boru kısmı koparak cilt içinde kalabilir. Ayrıca, zorlama kenenin patlayarak enfekte sıvı ve kanının cildimizdeki çiziklerden ya da gözümüze sıçrayarak bulaşmasına yol açabilir. Bu nedenle vücuda yapışık kene görüldüğünde bir cımbızla ağız kısmından tutularak yavaşça sağa-sola oynatılıp bir vida gibi çıkartılmaya çalışmalı ya da bir sağlık kurumuna başvurularak çıkartılması sağlanmalıdır.

    Hastalık oluşması ve bulguları:

    Hastalık genellikle kene ısırığı ile virüsün bulaşmasından 1-3 gün sonra ortaya çıkar. Bu süre en fazla 9 güne kadar uzayabilir. Hasta hayvanın kan ve vücut sıvıları bulaşmış ise bu durumda hastalığın ortaya çıkışı 13 güne kadar uzayabilmektedir.

    Ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizlik, aşırı duyarlılık, kol, bacak ve sırtta şiddetli ağrı ve belirgin iştahsızlık bulguları ile başlar. Bazen kusma, karın ağrısı ve ishal olabilir.

    İlk günlerde yüz ve göğüste küçük cilt altı kanamaları, gözlerde kızarıklık, gövde, kol ve bacaklarda bir yere çarpmış gibi cilt altı kanamalar oluşabilir.

    Burun kanaması, kanlı kusma, kanlı dışkılama, kanlı idrar görülebilir. Vajinal kanamaya da rastlanabilir.

    Ağır olgularda hepatit, karaciğer, böbrek, akciğer yetmezlikleri oluşabilir.

    Tedavi: Diğer çoğu virüs hastalıklarında olduğu gibi bu hastalığın da doğrudan bir tedavisi ve etkili bir ilacı olmayıp daha çok destek tedavisi ve bulguları gidermeye yönelik tedaviler ve bazı antivirütik ilaçlar uygulanmaktadır.

    Erken dönemde başlanılan destek tedavi daha başarılı sonuç vermektedir. Geç başlanılan tedavi ve ağır seyredebilen hastalık öldürücü olabilmektedir.

    Hastalığa karşı aşı çalışması yürütülmekle birlikte henüz koruyucu bir aşı geliştirilememiştir.

    Korunma:

    Hastalık, kenelerin sokması sonrası salgıladıkları sıvıyla, kenelerin çıkartılırken ezilmesi sonucu çıkan sıvı ve kanıyla veya kene sokması sonucu virüsü alıp hasta olmuş hayvanların kan ve salgıları ile bulaşabilmektedir. Bu nedenle:

    Mera ve meskenlerde yerleşik keneler kan emerek beslenirler. Hayvanları kenelerden uzak tutarak kenelerin yayılmaları engellenmelidir.

    Yeşil ve piknik alanlarına gidildiğinde (su kenarları, otlaklar, çalılık ve yüksek otlu alanlar) uzun giysiler giymeli, bacakları açıkta bırakmamalı, paçalar çorap içine konulup kenenin vücuda ulaşması zorlaştırılmalıdır. Dönüşte tüm vücut kontrol edilip yapışık kene olup olmadığına bakılmalıdır.

    Yeşil alanlara giderken böcek kaçırıcı sıvı ve jeller cilde sürülebilir veya giysilere emdirilebilir. Bu maddelerin az da olsa sağlık sakıncaları olduğu dikkate alınmalıdır. Hayvan besliyorsanız hayvanlarınızı dolaştırırken onlara da bu sıvılardan sürebilirsiniz.

    Vücuda yapışık kene tespit edildiğinde keneyi çıkartmak için fazla zorlamamalı, halk arasında yaygın olduğu şekliyle sigara veya kibritle yakma, kenenin üzerine kolonya, alkol veya diğer kimyasal maddeler uygulanmamalıdır. Bu maddeler kenenin daha erken aşamada kusmasına ve enfekte sıvıyı vücudumuza salgılamasına neden olabilir.

    Vücuda yapışık kene tespit edildiğinde eldiven takarak ve bir cımbız ile kene vücuda yapışık ağız kısmından tutularak yavaşça sağa-sola sallanarak bir vida gibi çıkartılmalı veya bir sağlık kurumuna başvurularak çıkartılması sağlanmalıdır.

    Hasta kişiler ile temasta vücut sıvıları aracılığıyla bulaşma olabileceği unutulmamalıdır.

    Artık piknik yapmak da riskli hale geldi.

  • Büyük Sır Çözüldü

    Çanakkale Savaşı’nın simgesi haline gelen yırtık kıyafetli, ayakkabısız iki Mehmetçiğin yer aldığı fotoğrafın sırrı çözüldü.

    Türkiyede hemen hemen her kahve, dükkan ve işletmede baş köşede bulunan fotoğraftakilerin Bolu’ya bağlı Çerkes Köyü olan Elmalık tan (Pedisey, Petsiye) Çerkesler olduğu anlaşıldı…

    Bolu’nun Elmalık Köyü’nde yaşayan fotograftaki İbrahım Baysec (solda) ile Niyazı Yıldırım’ın (sagda), İzmır’deki Çiğli Havaalanı’nda işçi olarak çalışırken Alman bir pilot tarafından fotoğraflandığı ortaya çıktı. 1 yıl once CHP Bolu İl Teşkilatı’nın bastırdıgı afişlerde babasının fotoğrafını görünce saşıran Seyran Baysec, evinde odasına astığı fotoğrafın İzmir Çiğli Havaalanı’nda çekildiğini soyledı.

    ÇANAKKALE Savaşı’nın simgesi haline gelen, yırtık elbiseli ve ayakkabısız Mehmetçik fotoğrafın sırrı çözüldü. Fotoğraftaki kişilerin Bolu’nun Elmalık Köyü’nden İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları, İzmir’deki Çiğli Havaalanı’nda 1930’da işçi olarak çalışırken Alman bir pilot tarafından fotoğraflarının çekildiği ortaya çıktı.

    CHP Bolu İl Teşkilatı’nın geçen yıl bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 65 yaşındaki Seyran Bayseç, “Babamın o fotoğraf ile savaşın simgesi haline geldiğini öğrendim. Ancak babam 1911 doğumlu. Yani Çanakkale Savaşı başladığında 4 yaşındaydı.

    O fotoğraf babam Çiğli Havaalanı’nda işçi olarak çalışırken çekilmiş” dedi.Çanakkale Savaşı’nın simgesi olarak partilerin, dernek ve odaların, birçok resmi ve özel kurumların afişlerinde kullandığı fotoğrafta yırtık kıyafetleri, ayakkabısız halleriyle gazete ve televizyonlara konu olan, Çanakkale Savaşı’nda vatanı için savaşan askerler lanse edilen kişilerin Bolu’nun Elmalık Köyü’nde oturan İbrahim Bayseç ile Niyazi Yıldırım oldukları ortaya çıktı. Bayseç ve Yıldırım’ın, İzmir Çiğli Havaalanı’nda işçi olarak çalışırken bir Alman pilota poz verdikleri, pilotun torununun geçen yıllarda fotoğrafı internette satışa çıkarması üzerine fotoğraf Çanakkale Savaşı ile simgeleşti.

    CHP AFİŞİNDE BABASINI GÖRDÜ

    CHP Bolu İl Teşkilatı’nın seçim propagandası çalışmaları kapsamında bastırdığı afişlerde babasının fotoğrafını görünce şaşıran 3 çocuk babası müteahhit Seyran Bayseç, partiye giderek fotoğrafı nereden bulduklarını sordu. Fotoğrafın Çanakkale Savaşı’nın simgesi olduğu cevabını alınca şaşkınlığı artan Seyran Bayseç, “Babam Çanakkale Savaşı’nda 4 yaşındaydı. Nasıl böyle bişey olabilir?” diyerek şaşkınlığını söyledi.

    FOTOĞRAF ÇİĞİLİ HAVAALANINDA ÇEKİLDİ

    Bolu Dağı eteğinde bulunan Elmalık Köyü’nde yaşayan Seyran Bayseç, babasının 1982’de, Niyazi Yıldırım’ın ise 1994’te köyde hayatlarını kaybettiğini söyleyerek, fotoğrafın öyküsünü şöyle anlattı:”Babamın o dönemde 4 yıl süren askerliği yapmak üzere gitmesinden yaklaşık 1 yıl önce yani 1930 yılında İstanbul- Ankara tren hattını döşemek için bizim köye Alman bir ekip gelmiş. Köyde 2-3 ay kalmışlar. Ancak Bolu Dağı’nı geçemeceyeceklerini anlayınca vazgeçmişler. Köyden giderken de `Bizimle çalışmak ister misiniz?’ diyerek 12 kişiyi yanlarında götürmüşler. Onların içinde babam ve fotoğrafta yanında bulunan Niyazi Yıldırım da varmış. Çiğli Havaalanı’nda çalışmışlar. Ancak, paralarını alamamışlar. 10 kişi köye dönmüş. Babam ve Niyazi amca da 6 ay çalıştıktan sonra paralarını alamayınca köye dönmek için şantiyeden çıkmışlar. O sırada bir Alman pilot fotoğraflarını çekmiş. Babam ve Niyazi amca köyümüze ancak bir ayda gelebilmişler. Babam sağken, bize bu fotoğraftan söz ederdi. `Bir Alman bizim fotoğrafımızı çekti’ derdi.”

    YANLIŞI DÜZELTMEK İÇİN ÇALIŞTIM”

    Çanakkale Savaşı’nda babasının 4 yaşında olduğunu kaydeden Seyran Bayseç şöyle devam etti:”Benim babam Çanakkale harbine katılmadı. Parti afişinde babamın fotoğrafını görünce, bu yanlışlığı düzeltmek için çaba harcadım. Bir televizyon programına katılmak istedim. Ancak, programa kabul edilmedim. Bana fotoğrafın bu şekilde kullanılması nedeniyle mahkemeye başvurmamı söylediler. Ben de `Neden mahkemeye başvurayım?’ dedim. Ben babamın fotoğrafının bu şekilde kullanılmasından rahatsız değilim. Ancak bunun doğrusunu da ortaya çıkarmak istiyordum.

    Genelkurmay Başkanlığı’ndan babamın nasıl bir asker olduğunun ortaya çıkarılmasını istedim. Böylece, o fotoğrafın Çanakkale harbinde çekilmediğini kanıtlayacaktım. Çünkü babam İzmir’den geldikten kısa bir süre sonra askere gitti. Askerliği’ni Siirt’te yaptı. Orada `Dersim ayaklanmasının’ bastırılmasında görev aldı. Babam, başarılı bir askerdi. Hatta 4 yıl sonra askerden gelince Bolu Alay Komutanlığı’nda başarısından dolayı mükâfatlandırılmıştı.

    Niyazi amca da babamla aynı dönemde yaptı askerliğini. Ama bildiğim kadarıyla o Adapazarı’nda yaptı.”Annesi ve babasının birlikte çekilmiş fotoğrafını gösterip, iki fotoğrafı karşılaştıran Seyran Bayseç, “Babam iki fotoğrafta da aynı pozu vermiş. Bu iki fotoğrafa baktığınızda, o fotoğraftaki kişinin babam olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz” dedi.

  • Gelecek Seçimlerin Galibi Yine Ak Parti

    Gelecek Seçimlerin Galibi Yine Ak Parti

    SonerKA Danışmanlık ve Araştırma’nın, son kamuoyu araştırmasında ortaya ilginç sonuçlar çıktı.

    SonerKA Danışmanlık ve Araştırma, gündem ve siyaset ile ilgili kamuoyu araştırması yaptı. Araştırmada; erken seçim ve başkanlık sisteminin yanı sıra güncel konular da soruldu.

    SonerKA Danışmanlık ve Araştırma, son kamuoyu araştırma sonuçlarına göre; “Bugün bir genel seçim olsa Hangi partiye oy verirsiniz?” sorusunun yüzde 37,20 ile cevabı AK Parti oldu. Kararsızlar eşit şekilde dağıtılınca bu oran % 51,20’e yükseldi. SonerKA’nın araştırmasına göre “Başkanlık Sistemini ülkemiz için olumlu buluyor musunuz?” sorusuna halk, yüzde 44,5 “Olumlu”, yüzde 28,8 “Olumsuz”, yüzde 26,7 “Fikrim Yok” şeklinde cevap verdi.

  • Kurtlar Vadisi Başka Kanala Geçti

    Kurtlar Vadisi Başka Kanala Geçti

    Türkiye ve yurt dışında ilgi ile izlenen aksiyon dizisi Kurtlar Vadisi Pusu’nun yeni kanalı belli oldu.

    Sezon finalini TNT de yapan Kurtlar Vadisi Pusu, medyatava’nın haberine göre televizyon dünyasının fenomen dizisi “Kurtlar Vadisi Pusu”nun yapımcısı Pana Film, yeni sezon için Atv’yle el sıkıştı.

    “Kurtlar Vadisi Pusu”, önceki yıl Atv’de ekrana gelmiş ve kanalın en çok izlenen yapımlarından biri olmuştu. Sezon sonunda Atv ve Pana Film anlaşma sağlayamayınca dizi Tnt’ye transfer olmuştu. “Kurtlar Vadisi Pusu”, sadık hayran kitlesi sayesinde bu sezon Tnt’nin en çok izlenen işi olmayı başarmıştı.

    Ancak yeni dönemde küçülme politikasına giden Tnt, yayın bütçesinin nerdeyse yarısı olan “Kurtlar Vadisi Pusu” ile sözleşmesini uzatmamıştı.

    Bu ani karar, yapımcı Pana Film’i de zora sokmuş, yeni yayın döneminde zam bekleyen Pana Film, bu ani kararla şaşkına dönmüştü.

    KURTLAR NEREDEYSE 10 YILI DEVİRECEK

    “Kurtlar Vadisi”, 15 Ocak 2003’te Show TV’de “Bu bir mafya dizisidir” sloganıyla ve güncelliğini yitiren Deli Yürek projesinin sona ermesiyle yayına başlamıştı. 2005’te 4’üncü sezonundayken Pana Film, dizinin yayını için Kanal D ile anlaştı.

    Dizi, daha sonra “Kurtlar Vadisi Pusu” ismiyle Tnt Türkiye kanalında yayınlanmaya başladı.

  • Şanlıurfa Zina Suç Sayılsın Açıklaması

    Şanlıurfa Saadet Partisi Gençlik Kolları zinanın suç sayılması ile ilgili basın açıklaması yaptı.

     Şanlıurfa Saadet Partisi Gençlik Kolları tarafından düzenlenen “Zina Suç Sayılsın” adlı basın açıklaması vatandaş ve basın büyük ilgi gösterdi.

    Basın açıklamasında konuşan Şanlıurfa Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanı Salih Şipak topluma yönelik yapılan manevi tahribat ve ahlaki yozlaşma karşısında ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ diyoruz. Zinanın ve eş cinselliğin yaygınlaştığı ve normalleştiği böyle bir zamanda ebetteki sessiz kalamayız dedi.

    Avrupa dan ve Amerika dan ithal edilen yasalarla yönetilen Türkiye  İslam  ve insanımıza zarar vereceğini belirten Şipak yeniden lider ülke olabilmemiz için özümüze dönmemizin şart olduğunu belirtti.

    Ecdadımız tarih boyunca dünya ya adalet barış ve ahlak konusunda öncü olmuştur, Diyen, Şipak mevcut hükümete seslenerek yeni anayasa çalışmalarında ahlaki yozlaşmaya sebep olacak aksiyonların ceza kanununda suç sayılmasını istedi.

    Basın açıklamasında konuşan Şipak zina tıbbi açıdan da toplumun sağlığını tehdit eden bir suç olduğunu belirtti, Zinanın sebebiyet verdiği bulaşıcı hastalıklar insanın toplumdan tecrit edilmesine veya ölüme kadar uzanan bir sonuca ulaşmaktadır, Zina eyleminin psikolojik olarak ta kişileri yıprattığı bilimsel verilerle ortaya konulduğunu belirtti.

    Ey Millet Ne Zaman Uyanacaksınız? Susmayın, Uyarın, Haykırın!…

    Şipak; “Gündeme konu olan eşcinsel birlikteliğinde ötesinde eşcinsel evlilikler de tam anlamıyla bir faciadır ve ülkemizdeki hukuk boşluğundan yararlanılarak bu durum meşrulaştırılmak istenmektedir. Bu durumun bir ileri sarmalı ise eşcinsellerin evlat edinmesidir ki bu kadim geleneği olan toplumumuzu kökünü kazımaya çalışmak demektir.

    Bizler ancak fıtrata uygun birliktelikle akitleşen insanların aile olabileceği inancını taşımaktayız. Bu gün işte tam anlamıyla bu aile mefhumunun temelleri Batı hayranı olanların yazılarıyla, yayınlarıyla dinamitlenmektedir.

    Ey Millet Ne Zaman Uyanacaksınız, Susmayın, Uyarın, Haykırın. Sizler tenha bir nehir kenarında kurdun kuzuya saldırmasını dahi dert edinen ve bundan imtina eden bir neslin çocuklarısınız. Bakınız, Batı düşünce sistemiyle ve fikir kalıplarıyla hümanizmin ve sekülerizmin etkisiyle düşünen insanlar bu söylediklerimizin çok ötesinde oldukları için bizi anlayamazlar.

    Bizler Allah için bu “Cinsel Bunalım” içinde olan insanları dünya ve ahiret saadetleri için çok önemsiyoruz ve bu bunalımı atlatmaları konusunda yardımcı olmak istiyoruz.

    Bu doğuştan gelen ve Ortodoks tıbbının deyimiyle değiştirilemez olan bir durum değildir. Tedavisi de mümkündür. Yeter ki doğru bir irade ve güven ortaya konulsun.” dedi.

    Haber: Ömer Yakan