Blog

  • Başkentte Türk Devletleri girişimcilik zirvesi gerçekleştirildi

    Başkentte Türk Devletleri girişimcilik zirvesi gerçekleştirildi

    Türk dünyasının girişimcilik, teknoloji ve ekonomik dayanışma vizyonunu tek çatı altında buluşturan Türk Devletleri Girişimcilik Zirvesi, “Ortak Gelecek, Ortak Güç” Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi 100. Yıl Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

     Ankara’da Türk Dünyasının Ekonomik ve Teknolojik Dayanışması Güçlendi

    Zirve, Türk devletleri arasında sürdürülebilir kalkınma, inovasyon ve ortak yatırım anlayışını güçlendirmeyi amaçladı.

    Türk Dünyasından Girişimci Ruhların Buluşması

    Zirveye; Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden diplomatlar, girişimciler, akademisyenler ve teknoloji liderleri katıldı. Türk coğrafyasının dört bir yanından gelen katılımcılar, girişimcilik ekosisteminde iş birliği fırsatlarını değerlendirerek geleceğe yönelik ortak adımlar atmanın önemini vurguladı.

    Girişimci Türk Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sefer Özdemir, açılış konuşmasında, Türk devletlerinin ekonomik dayanışmasının artık sadece kültürel değil, stratejik bir güç unsuru haline geldiğini ifade etti. Özdemir, “Türk girişimciliği artık bölgesel sınırları aşarak küresel ölçekte ses getiriyor. Amacımız, ortak teknoloji üretimi ve yatırım modelleriyle bu gücü kalıcı hale getirmektir.” dedi.

    Diplomatik Katılım ve Ortak Kalkınma Mesajları

    Zirvede söz alan Azerbaycan Türkiye Ticaret Temsilciliği Başdanışmanı Cavid Abdullayev, Kırgızistan Türkiye Ticaret Müşaviri Çıngız Esengul Uulu, KKTC Ankara Büyükelçiliği Muavin Konsolosu Seval Gökeri ve Özbekistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Ticaret Müsteşarı Maşrab Mamirov, ülkeleri adına ekonomik iş birliği ve yatırım alanında ortak stratejiler geliştirme kararlılıklarını dile getirdiler. Abdullayev, Türk devletleri arasındaki girişimcilik ağının güçlendirilmesi gerektiğini vurgularken; Esengul Uulu, genç girişimcilere yönelik ortak fon ve teknoloji merkezlerinin önemine değindi. Gökeri ise kültürel kardeşliğin ekonomik iş birlikleriyle daha da pekişeceğini ifade etti.

    Teknoloji, Yapay Zeka ve Dijital Dönüşüm Gündemde

    Zirvenin ikinci bölümünde teknoloji ve dijital dönüşüm başlıkları öne çıktı. Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, Startup Community Yönetim Kurulu Başkanı Murat Öztürk, Türkiye Bilişim Derneği Türk Dünyası Bilişim ve Yapay Zeka Çalışma Grubu Başkanı Ersin Taşcı, Ostim Teknopark Genel Müdürü Dr. Derya Çağlar ve ODTÜ Teknokent Dijital Dönüşüm Direktörü Atilla Hasan Turgut, Türk coğrafyasında yapay zekâ temelli üretim ve teknoloji yatırımlarının artırılması gerektiğini vurguladılar. Dr. Ahmet Dinçer (Ankara Sanayi Odası Genel Sekreter Yardımcısı), üniversite-sanayi iş birliğinin girişimciliğin temeli olduğunu belirtti. Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Ak (Başkent Üniversitesi) ise gençlerin teknolojiye yönlendirilmesi için eğitim kurumlarının aktif rol üstlenmesi gerektiğini söyledi.

    Türk Gençliği Teknolojinin Öncüsü Olmalı

    Zirvede söz alan Teknik Öğretmen, Mekatronik Yüksek Mühendisi ve Gazeteci-Yazar Yalçın Çelik, “Ülküden Teknolojiye Türk Gençliğine Yol Haritası” başlıklı kitabı hakkında konuşmasında Türk gençliğinin bilim, üretim ve girişimcilik alanındaki sorumluluğuna dikkat çekti. Çelik konuşmasında, “Türk gençliği, tarih boyunca medeniyet kuran bir bilincin mirasçısıdır. Bugün o miras, teknolojiyle birleşerek Türk dünyasının geleceğini şekillendirecek güçtür. Girişimcilik yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda milli bir ülküdür.” ifadelerini kullandı.

    Zirveden Geleceğe Ortak Adımlar

    Zirvenin sonunda katılımcılara plaket takdim edildi ve Türk devletleri arasında ortak teknoloji girişimleri, dijital üretim projeleri ve genç girişimci programları konusunda yeni iş birliği protokollerinin hazırlanması kararlaştırıldı. Turan Akademiyası Eş Başkanı Mahmut Oral, Türk dünyasının ortak akılla hareket etmesinin, yalnızca ekonomik değil kültürel bir güç doğuracağını vurguladı.

    Kardeş Ülkelerden Küresel Girişimcilik Hamlesi

    Türk Devletleri Girişimcilik Zirvesi, yalnızca bir toplantı değil; Türk dünyasının geleceğine ışık tutan stratejik bir platform olarak değerlendirildi. Türk iş insanları ve girişimciler, bu zirveyle birlikte ortak projeler, yatırım fonları ve teknoloji merkezleri kurma hedefiyle yeni bir dönemin başlangıcını yaptı. Bu uluslararası buluşma, Türk dünyasının ekonomik dayanışmasının sadece bugünü değil, geleceği de inşa etme iradesinin en somut göstergesi oldu.

     

    Haber: Yalçın ÇELİK – Teknik Öğretmen, Mekatronik Yüksek Mühendisi, Gazeteci-Yazar

  • Türk gençliğine yol gösteren yeni eser

    Türk gençliğine yol gösteren yeni eser

    Yalçın Çelik’tenTürk Gençliğine Yol Gösteren Yeni Eser: “Ülküden Teknolojiye” 

    Berikan Yayınevi, Türk kültür ve bilim dünyasına evrensel bir soluk kazandırıyor

    Berikan Yayınevi etiketiyle yayımlanan “Ülküden Teknolojiye: Türk Gençliğine Yol Haritası”, teknik öğretmen, mekatronik yüksek mühendisi ve gazeteci-yazar Yalçın Çelik’in kaleminden çıkan etkileyici bir eser olarak ulusal ve uluslararası dikkatleri üzerine çekiyor. Kitap, Türk milletinin tarihsel ülküsünü modern bilim ve teknolojiyle birleştirerek, çağın ruhunu kavramak isteyen herkes için ilham verici bir yol haritası sunuyor.

    Tarih ve Bilim Arasında Evrensel Bir Yolculuk

    Orta Asya’dan Cumhuriyet dönemine uzanan kapsamlı bir perspektifle kaleme alınan eser, Türk tarihinin bilim, kültür ve düşünce alanındaki derin mirasını titizlikle inceliyor. Çelik, kitabında “bilimle donatılmamış bir ülkü hayalden öteye geçemez” tespitini ön plana çıkararak, okuyucuyu evrensel bir düşünsel sorgulamaya davet ediyor.

    Ülkücülük ve Teknoloji Arasında Evrensel Bir Köprü

    Kitap, bağımsızlığın yalnızca askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve teknolojik üstünlükle mümkün olabileceğine dikkat çekiyor. Yalçın Çelik, Türk milliyetçiliğini çağın gereklilikleriyle yeniden yorumlayarak, geçmişten güç alıp geleceği inşa etmek isteyen okurlara evrensel bir vizyon sunuyor.

    Sade, Etkileyici ve Evrensel Bir Üslup

    Çelik’in teknik ve entelektüel birikimi, eserin her sayfasında hissediliyor. Akıcı ve etkileyici bir dille kaleme alınan eser, hem akademik çevreler hem de uluslararası ölçekte düşünsel derinlik arayan okuyucular için erişilebilir bir kaynak niteliğinde. Yazarın disiplinli anlatımı ve özgün yaklaşımı, kitabı benzerlerinden farklı kılıyor.

    Berikan Yayınevi’nden Kültürel ve Evrensel Katkı

    Milli değerleri ön plana alan yayın politikasıyla tanınan Berikan Yayınevi, “Ülküden Teknolojiye” ile sadece Türk düşünce hayatına değil, aynı zamanda küresel kültür ve bilim tartışmalarına da güçlü bir katkı sunuyor. Eser, geçmişin mirasını geleceğe taşıyan bir köprü olma özelliği taşıyor.

  • Kıbrıs gerçeği ve Türkiye’nin garanti hakkı

    Kıbrıs gerçeği ve Türkiye’nin garanti hakkı

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli;  Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki güvenliğinin teminatı olmayı sürdürürken; İP Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun “KKTC Cumhurbaşkanı atanmış vali değildir” yönündeki açıklamaları, Türkiye’nin garantörlük hakkını zayıflatıcı bir söylem olarak eleştirildi.

    Kıbrıs Gerçeği ve Türkiye’nin Garanti Hakkı: Bahçeli’nin Devlet Aklı, Dervişoğlu’nun Hatalı Çıkışı

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) yapılan seçimlerin ardından Türkiye siyasetinde yeniden alevlenen Kıbrıs tartışması, iki farklı siyasi yaklaşımı bir kez daha karşı karşıya getirdi. İP lideri Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada, “KKTC Cumhurbaşkanı atanmış bir vali değildir. KKTC, bağımsız bir Türk devletidir.”ifadelerini kullanarak Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlük statüsünü sorgular nitelikte bir çıkış yaptı.

    Kıbrıs’ta yeni tartışma: Egemenlik mi, garantörlük mü?

    Bu sözler, hem diplomatik çevrelerde hem de milli güvenlik uzmanları arasında “Türkiye’nin garantörlük hakkını zayıflatma riski taşıyan bir söylem” olarak değerlendirildi.

    Bahçeli’nin çizgisi: “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır”

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yıllardır Türkiye’nin Kıbrıs politikasını ulusal güvenlik, milli birlik ve uluslararası hukuk temelinde ele alıyor. Bahçeli’nin geçmiş açıklamalarında yer alan, “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. KKTC’nin varlığı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güvenlik hattıdır.” ifadesi, bugün de devlet politikasıyla birebir örtüşen stratejik bir duruşu temsil ediyor. Bahçeli, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm modelinin hem uluslararası hukukta meşru, hem de Türk milletinin tarihsel haklarına dayalı olduğunu savunarak Türkiye’nin milli menfaatlerini koruyan bir çizgi izliyor.

    Garantörlük, Türkiye’nin kırmızı çizgisidir

    Türkiye, 1960 Londra ve Zürih Antlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türk halkının güvenliği için garantör devlet statüsüne sahiptir.
    Bu statü, yalnızca diplomatik bir hak değil, aynı zamanda Türkiye’nin ulusal güvenliğinin hukuki dayanağıdır. Uzmanlara göre, Dervişoğlu’nun açıklaması bu dengeyi zedeleyebilecek bir yaklaşım olarak görülüyor.Zira Türkiye’nin garantörlük hakkı ortadan kalkarsa, Kıbrıs Türk halkının güvenliği, bağımsızlığı ve siyasi istikrarı doğrudan tehdit altına girecektir. Bu nedenle, Bahçeli’nin milli ve stratejik duruşu, yalnızca bir parti politikası değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ve güvenlik çizgisini temsil etmektedir.

    Bahçeli: Devlet aklını temsil eden lider

    Devlet Bahçeli’nin dış politika vizyonu, Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen devlet aklı yaklaşımının modern yansıması olarak değerlendiriliyor.
    Bahçeli, Kıbrıs meselesine duygusal veya günübirlik değil, tarihsel sorumluluk ve milli hafıza bilinciyle yaklaşan nadir liderlerden biri olarak görülüyor. Siyaset bilimciler, Bahçeli’nin söylemini şu şekilde özetliyor: “Bahçeli’nin çizgisi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarını ve Kıbrıs Türk halkının geleceğini koruyan bir devlet vizyonudur. Bu duruş, geçici bir siyasi tavır değil, Türk milletinin ortak aklıdır.”

    Ulusal menfaatler ve yanlış söylemlerin riski

    Müsavat Dervişoğlu’nun açıklaması, uluslararası dengeler açısından milli çıkarlarla bağdaşmayan bir algı oluşturmuştur. Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı yalnızca tarihsel bir sorumluluk değil, aynı zamanda uluslararası hukukun tanıdığı meşru bir hak niteliğindedir. Bu nedenle, Türkiye’nin garantörlüğünü zayıflatacak veya sorgulatacak her söylem; hem Kıbrıs Türk halkının güvenliğini hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik dengesini riske atabilir.

    Bahçeli’nin liderliği, Türkiye’nin teminatı

    Bugün gelinen noktada, Devlet Bahçeli’nin kararlı ve milli vizyonu, Türkiye’nin Kıbrıs politikasında istikrarın ve devlet sürekliliğinin teminatı konumundadır. Bahçeli, yalnızca bir siyasi lider değil; Türk milletinin varlık mücadelesinde aklın, sabrın ve milli bilincin temsilcisidir. Kıbrıs davası, Türkiye için yalnızca bir ada meselesi değil, bağımsızlık ve milli onur meselesidir.  Ve bu gerçek, Bahçeli’nin yıllardır dile getirdiği şu sözde özetlenmektedir: “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Kıbrıs’ın kaderi Türk milletinin kaderinden ayrı düşünülemez.”

  • Bahçeli liderliği ile milletin gönlünde yer etti

    Bahçeli liderliği ile milletin gönlünde yer etti

    Liderliği ile milletin gönlünde yer eden Devlet Bahçeli, yalnızca bir siyasi lider değil; Türk milliyetçiliğinin güçlü duruşu, devlet‐millet kaygısının sesi ve yılların birikimiyle gelen tecrübenin temsilcisidir. 21 Ekim 2025 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında ortaya koyduğu görüşler ve hitabetiyle, bu gerçeği bir kez daha perçinlemiştir.

    Kararlı Bir Ufka Bakış

    Bahçeli, konuşmasında şöyle vurgulamıştır: “İstikbalin aydınlığı, ancak onu hak edenlerin, hakikatin ilkelerine noksansız bağlılık duyanların mücadele ve müdahalesiyle parlayacaktır.”

    Bu sözleriyle, liderlik anlayışını net şekilde ortaya koymaktadır: “Hakikat”, “mücadele”, “inanç”. Milletin geleceği için sorumluluk üstlenmek, tesadüf değil bilerek tercih edilmiş bir duruştur.

    Kıbrıs Mesajı: Vazgeçilmez Bir Milli Hakikat

    Kıbrıs meselesi, Bahçeli’nin hitabında başat yer tutmuştur. Konuşmasında şu vurgu yer almıştır: “Kıbrıs Türk’tür, Türk’ün öz vatanıdır, federasyon tez ve tekliflerinin geçerliliği ve geleceği kesinlikle yoktur.” Bu ifade, yalnızca bir siyasi söylem değil; uzun yılların birikimi ve milli duruşun savunusudur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleşen seçimlere dair değerlendirmesiyle de, Bahçeli, Türkiye‐Kıbrıs bağının koparılmazlığına dikkat çekmiş, “egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm” anlayışını savunmuştur.

    Bölgesel Barışta Ulusal Duruş

    Filistin meselesi ve Orta Doğu’daki gelişmeleri de konuşmasında ele alan Bahçeli, şöyle demiştir: “1967 sınırlarıyla ihata edilmiş … bağımsız ve egemen Filistin Cumhuriyeti’nin kurulması … bir lütuf değil, hakkın ve hakikatin gereğidir.” Bölgesel sorunlara ulusal çıkar ve hak perspektifinden yaklaşan bu duruş, Bahçeli’nin yalnızca içeride değil dış politika sahasında da net çizgisi olan bir lider olduğunu göstermektedir” diye konuştu.

    “Terörsüz Türkiye” Hedefi ve Birlik Vurgusu

    Konuşmasında öne çıkan bir diğer hakikat de şudur: Devlet ve millet olarak bölünmez bütünlüğümüz korunmalıdır. Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” hedefini yalnızca devletin güvenliği bakımından değil, toplumun huzuru ve istikrarı açısından da kritik görmektedir. Aynı zamanda şu mesajı vermektedir: “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerleriyle, Türk milletinin birliğini, dirliğini ve dayanışma azmini kıracak hiçbir dayatma veya teklifin geçerliliği ve konuşmaya değecek tarafı yoktur” dedi.

    21 Ekim 2025 tarihli bu konuşmada, Devlet Bahçeli’nin siyasal ve ideolojik çizgisi kadar, lider olarak milletin ruhuna hitap eden tavrı da belirgin şekilde kendini göstermiştir. Geleceğe dair umutlarını ve milli hedeflerini yüksek bir sesle dile getiren Bahçeli, yalnızca bir parti genel başkanı değil; milletinin ve vatanının öncelikleri doğrultusunda yol gösteren bir “dava adamı” portresini sunmaktadır.

  • İlk 10’a girenlere bisiklet hediye edildi

    İlk 10’a girenlere bisiklet hediye edildi

    Ankara’nın Mamak ilçesinde Kaymakamlık, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mamak Kırşehirliler Derneği iş birliğiyle sporu teşvik amacıyla gerçekleştirilen “Mamak Kırşehirliler Derneği Bisiklet Projesi” kapsamında LGS’de ilk 10’a giren öğrenciler bisikletle ödüllendirildi.

    Mamak Halk Eğitim Merkezi’nde yoğun katılım ve coşkuyla gerçekleşen törende, Alper Kerem Nafak, Ela Başpınar, Aslı Sena Çetin, İlker Bircan, Ayşe Eren, Şevval Aydın, Cemre Tartar, Emir Yıldız ve Efe Yasin Biçer ödüllerini aldı. Mamak Kırşehirliler Derneği Başkanı İsmail Çelik, etkinliğin çocukları geleceğe en iyi şekilde hazırlamayı amaçladığını vurguladı. Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Yıldız, projeyle öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra fiziksel aktivitelerinin de desteklendiğini ifade etti. Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin, öğrencilere sürpriz telefon hediyesi sözü verdi. Etkinlikte, Kırşehirliler Vakfı ve dernek temsilcileri de öğrencilere tebriklerini iletti.

    BAŞARIYI PEDALLARLA TAÇLANDIRDILAR

    Eğitime ve spora teşvik etmek, öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra fiziksel gelişimlerini desteklemek amacıyla Mamak Kaymakamlığı, Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mamak Kırşehirliler Derneği iş birliğiyle özel bir program düzenlendi. Liseye geçiş sınavında (LGS) üstün başarı gösteren ilk 10 öğrenciye “Mamak Kırşehirliler Derneği Bisiklet Projesi” kapsamında bisiklet ödülleri takdim edildi. Etkinlik, Mamak Halk Eğitim Merkezi’nde yoğun katılım ve coşku ile gerçekleşti. Bisiklet ödüllerini kazanan öğrenciler, Alper Kerem Nafak, Ela Başpınar, Aslı Sena Çetin, İlker Bircan, Ayşe Eren, Şevval Aydın, Cemre Tartar, Emir Yıldız ve Efe Yasin Biçer oldu. Programa, Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin, Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Yıldız, AK Parti Mamak İlçe Başkanı Osman Engin Dalbastı, MHP Mamak İlçe Başkanı Erkan Koçyiğit, Anahtar Parti Mamak İlçe Başkanı Cihan Cebeci, Kırşehirli Dernekler Federasyonu Başkan Vekili Hüseyin Ata, Kırşehirliler Vakfı Başkanı Tuncay Tekay, Tulpar Derneği Genel Başkanı Turgut Torun, Kırşehir’i Koruma Platformu Başkanı Mustafa Düger, Yargı Çalışanları Grubu Başkanı Hakim Murat Bahadır, hemşehri dernekleri, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve muhtarlar katıldı.

    “SİZLERİ GELECEĞE EN İYİ ŞEKİLDE HAZIRLAMAK İÇİN BURADAYIZ”

    Göreve geldikleri günden itibaren proje için yoğun emek sarf ettiklerini dile getiren Mamak Kırşehirliler Derneği Başkanı İsmail Çelik, “Buradaki en önemli unsurumuz çocuklarımızdır. Onlar, bizleri bir araya getiren en değerli varlıklarımızdır. Bu vesileyle hem ailelerini hem de öğrencilerimizi yürekten kutluyorum” dedi. Dernek olarak kurulduğu günden bu yana birçok etkinlik düzenlediklerini kaydeden Çelik, “Bugünkü etkinliğimiz hem vatanımız, milletimiz hem de çocuklarımız için en anlamlı olanıdır. Eğitime destek vermek, toplumumuza katkı sağlamanın en etkili yoludur” diye konuştu. Gelecekte müzik ve kültür alanında yarışmalar düzenleyerek çocukların yeteneklerini ortaya çıkarmayı planladıklarını ifade eden Çelik, “Ahilik konulu kompozisyon yarışmaları ve Neşet Ertaş türkülerini en güzel seslendirme yarışmaları ile hem Kırşehir kültürünü tanıtmayı hem de çocuklarımızı teşvik etmeyi amaçlıyoruz” diyerek yeni çalışmalara ilişkin ön bilgi verdi. Konuşmasını gençlere ve öğrencilere seslenerek tamamlayan Çelik, “Sizden çok şey bekliyoruz. Ancak unutmayın ki büyükleriniz de zamanında sizler gibi çocuktu. Bizler, sizleri geleceğe en iyi şekilde hazırlamak için buradayız” ifadelerini kullandı.

    “BENZER ÇALIŞMALARIN YAYGINLAŞMASINI SAĞLAMAYI AMAÇLIYORUZ”

    İlçede eğitim ve sporun bir arada teşvik edilmesi amacıyla gerçekleştirilen bisiklet dağıtım projesi ödül töreninde konuşan Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Yıldız, Mamak Kaymakamlığı, İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü ve Mamak Kırşehirliler Derneği iş birliğiyle hayata geçirilen projenin, hem akademik başarıyı hem de fiziksel aktiviteleri desteklemeyi hedeflediğini belirtti. Projeye destek veren Mamak Kırşehirliler Derneği’ne teşekkürlerini ileten Yıldız, “Bu proje ile öğrencilerimizin eğitim ve öğretim süreçlerine fiziksel aktiviteleri de dahil ederek motivasyonlarını artırmayı ve benzer çalışmaların yaygınlaşmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Eğitim-öğretim yolculuğunuzun her kademesinde böylesine gurur verici başarı hatıraları biriktirmenizi diliyorum” şeklinde konuştu.

    ŞAHİN’DEN ANLAMLI JEST: 10 ÖĞRENCİYE TELEFON SÖZÜ

    Öğrencilerin başarısına emek veren öğretmenlere teşekkür ederek sözlerine başlayan Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin, sadece ödül alan öğrencileri değil, ilçedeki ve ülke genelindeki tüm öğrencileri gönülden kutladığını belirtti. Projede emeği geçenlere teşekkür eden Şahin, “Bu güzel organizasyona katkı sunan İlçemizin değerli Kaymakamına, İlçe Millî Eğitim Müdürümüze, Kırşehir Dernekler Vakıflar Birliği Başkanlarımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sizler hediyelerin en büyüğünü hak ediyorsunuz” dedi. Konuşmasının ardından öğrencilere bir de sürpriz yapan Şahin, maaşını aldıktan sonra kendi imkânlarıyla 10 öğrenciye telefon hediye edeceğini açıkladı.

    Öğrencilere, telefonlarını yalnızca eğitim amaçlı kullanmaları konusunda da çağrıda bulunan Şahin, sözlerin şu cümlelerle noktaladı:“Şunu özellikle belirtmek isterim; bu hediyeleri kendi maaşımdan, yani kendi paramla alacağım. Belediyenin bütçesinden değil. Unutmayın çocuklar; gelecek sizlerin eseri olacak. Devlet büyüklerimizin hayatlarına baktığınızda onların da bir zamanlar siyah önlüklü, beyaz yakalı öğrenciler olduğunu göreceksiniz. Yarın sizler milletvekili, belediye başkanı, öğretmen, mühendis, bilim insanı olacaksınız. Hepinizin gözlerinden öpüyor, başarılarınızın devamını diliyorum.”

    “ÖĞRENCİLERİMİZİ GÖNÜLDEN TEBRİK EDİYORUM”

    Programda yaptığı konuşmada Kırşehirliler Vakfı Başkanı Tuncay Tekay, “LGS sınavlarında ilk 10’a giren öğrencilerimizi gönülden tebrik ediyorum. Takdir edilmek çok önemlidir; çünkü bu, aynı zamanda köklü bir Ahilik geleneğidir. Ahiler, gittikleri her yerde dürüstlüğü, çalışkanlığı ve dayanışmayı ön planda tutmuşlardır” dedi. Dernek yönetimini bu değerleri yaşattıkları için kutlayan Tekay, bir sonraki etkinliklerde aktif rol almak istediklerini belirtti. Vakıf olarak eğitime verdikleri desteğe değinen Tekay, “Kırşehirliler Vakfı olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da 251 üniversite öğrencimize burs sağlıyoruz. Eğitim, geleceğimizin teminatıdır. Bu bilinçle çalışan tüm kurumlara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    “BU BİR AHDE VEFA MESELESİDİR”

    Ödül töreninde konuşan Kırşehirliler Dernekler Federasyonu Başkan Vekili Hüseyin Ata, eğitime yapılan katkıların öneminin altını çizdi. Ata, Mamak Kırşehirliler Derneği’nin Federasyon bünyesinde aktif ve örnek bir teşkilat olarak öne çıktığını belirterek, “İsmail Başkanımız her zaman çalışkan, gayretli ve örnek bir liderdir. Teşkilatını büyük bir özveriyle yönetmekte ve eğitime katkı yolunda önemli çalışmalar yapmaktadır” dedi. Eğitim alanındaki bu tür desteklerin devam edeceğini dile getiren Ata, “İnşallah geleceğin başarılı öğrencilerine daha çok destek sunmak ve onlara değerli hediyeler ulaştırmak için gayret göstermeye devam edeceğiz. Bu bir ahde vefa meselesidir” diye konuştu. Kırşehirliler Dernekler Federasyonu olarak tüm öğrencilere destek vermeye devam edeceklerini belirten Ata, “Bugün burada esas amaç konuşmak değil, başarıya ulaşan öğrencilerimizin hediyelerini takdim etmektir. Tüm öğrencilerimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

  • Kooperatif hobi bahçelerinde adalet, hukuk ve vicdan dengesi

    Kooperatif hobi bahçelerinde adalet, hukuk ve vicdan dengesi

    Kooperatif Hobi Bahçelerinde İdari Para Cezaları: Adalet, Hukuk ve Vicdan Dengesi kurulmalı.

    Türkiye genelinde hızla artan kooperatif tipi hobi bahçesi projeleri, şehir yaşamının stresinden uzaklaşmak isteyen vatandaşlar için bir nefes alanı yaratıyor. Ancak bu projelerin büyük bölümü tarım arazisi niteliğindeki alanlarda kurulduğu için, İl Tarım Müdürlükleri tarafından tarım dışı kullanım gerekçesiyle idari para cezaları uygulanabiliyor. Bu cezalar, tapu malikinin genellikle kooperatif tüzel kişiliği olması nedeniyle doğrudan kooperatif adına kesiliyor ve üye sayısına eşit şekilde paylaştırılarak tahsil ediliyor. Ancak bazı üyelerin cezayı ödememesi, ödemeyi yapan üyeler açısından adil olmayan bir yük oluşturuyor. Bu konuyu, sahadaki uygulamayı ve çözüm önerilerini Sınırlı Sorumlu Kutuören Köy Evleri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Teknik Öğretmen, Mekatronik Yüksek Mühendisi Yalçın Çelik ile konuştuk.

    “Cezalar Kooperatife Kesiliyor, Üyelere Eşit Bölünerek Tahsil Ediliyor”

    Yalçın Çelik:  “Kooperatiflere ait tapulu hobi bahçesi alanlarına, İl Tarım Müdürlükleri tarafından ‘tarım alanını bozma’ gerekçesiyle idari para cezaları uygulanıyor. Cezalar kooperatif tüzel kişiliğine kesildiği için, yönetim olarak bu cezaları üye sayısına eşit biçimde bölerek tahsil ediyoruz. Nakit ödemelerde yüzde 25 indirim uygulanıyor. Ancak çoğu üyemiz maddi nedenlerle üçer ay aralıklarla dört taksit şeklinde ödeme yapmayı tercih ediyor. Bu cezalar tamamen idari süreçlerden kaynaklanıyor; kooperatif olarak hem yasal hem mali sorumluluğu adil biçimde paylaştırmaya çalışıyoruz.”

    “Bazı Üyeler Cezayı Ödemiyor, Bu Durum Diğer Üyelere Haksızlık”

    Çelik:  “Bazı üyeler bu cezaları ‘kooperatif ödemeli’ diye düşünüyor ve ödemiyor. Fakat ceza, kooperatifin tüzel kişiliğine gelse de bu yapı üyelerden oluşuyor. Dolayısıyla gelen her ceza, üye sayısına bölünerek tahsil edilmek zorunda. Bir apartmanda da aynı durum geçerlidir. Örneğin, bir siteye ceza geldiğinde yönetim bunu daire sahiplerine eşit bölerek bildirir. ‘Ben ödemem’ demek hem hukuki hem de vicdani olarak doğru değildir. Çünkü cezayı ödeyen üyelerin hakkına girmek, kul hakkıdır. Biz bu nedenle her üyemizi eşit sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet ediyoruz.”

    “İcra Takibi ve Üyelikten Çıkarma Yasal Bir Süreçtir”

    Çelik:  “Kooperatif yönetmeliği açık. Cezayı ödemeyen üyeler için yönetim kurulu, kooperatif avukatına yetki vererek icra işlemi başlatabiliyor. Üyemiz itiraz ederse süreç mahkemeye taşınabiliyor.  Kooperatif yönetim kurulu kararıyla, cezayı ödememekte ısrar eden üyeler, ‘kooperatife zarar vermek’ gerekçesiyle üyelikten çıkarılabiliyor. Bu durumda üyeye, sahip olduğu hobi bahçesinin rayiç bedeli üzerinden ödeme yapılması sağlanıyor. Böylece hem cezayı ödeyen üyeler mağdur olmuyor hem de kooperatifin yasal yükümlülükleri yerine getirilmiş oluyor.”

    “Cezalar Geciktiğinde Tarlanın Tamamı Hacze Konu Olabiliyor”

    Çelik:  “İdari para cezaları, tapuya kayıtlı malik yani kooperatif adına geldiği için, ceza ödenmez ya da bir gün bile gecikirse tarlanın tamamına haciz uygulanabiliyor. Bu da cezayı zamanında ödeyen üyelerimizi mağdur ediyor. Bu nedenle biz yönetim olarak hem üyelerimizi bilgilendiriyor hem de cezaların zamanında ödenmesi için gerekli duyuruları yapıyoruz. Aksi hâlde, cezayı ödemeyenlerin ihmali nedeniyle herkes zarar görebiliyor. Bu durum vicdani bir sorumluluk oluşturuyor.”

    “Tarım Dışı Kullanım Dosyaları Zorunlu Hale Getirilmeli”

    Çelik:  “İl Tarım Müdürlüklerinden gelen tebligatlarda açıkça belirtiliyor: Tarım dışı kullanım varsa, e-Devlet onaylı harita mühendisi tarafından hazırlanmış tarım dışı kullanım dosyası sunulması gerekiyor. Bu yasal bir zorunluluktur. Bakanlık ve belediyeler, cezai işlem sonrası bu dosyalara onay vermezse vatandaşlarımız mağdur oluyor. Şu anda birçok hobi bahçesi sahibi, ailesiyle birlikte doğayla iç içe yaşamak ve şehir gürültüsünden uzaklaşmak amacıyla bu alanları aldı. Ancak mevcut durumda, bu vatandaşların cezalarla karşılaşması doğru değil. Mevcut hobi bahçelerine tarım dışı kullanım izni verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”

    “Geçmişte Yapılanlara İzin Verilmeli, Yeni Projelere Tedbir Konulmalı”

    Çelik: “Şu anda ülke genelinde binlerce kooperatif hobi bahçesi bulunuyor. Bu projelerin büyük bir kısmı geçmişte yasal boşluk döneminde yapılmış. Biz diyoruz ki; mevcut durumda cezalarla mağduriyet oluşturmak yerine, tarım dışı kullanım izinleri verilerek bu alanlar yasal hâle getirilmeli. Ancak bundan sonra yapılacak projelerde, tarım alanlarının bozulmaması için net ve caydırıcı tedbirler alınmalı. Ne vatandaşımız mağdur olsun ne de tarım alanlarımız zarar görsün.”

    Yasal ve Vicdani Değerlendirme

    5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, tarım arazilerinin izinsiz kullanımını önlemeyi hedefliyor. Ancak uygulamada, hobi bahçeleri projeleri bu mevzuatla çelişebiliyor.
    Kooperatif yöneticileri, cezaların paylaşımını yaparken hem Kooperatifler Kanunu hem de Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uymak zorundadır. Cezaların eşit bölünmesi, üyelerin ortak sorumluluğu ilkesine dayanır. Bu paylaşıma uymamak, kooperatifin mali dengesini bozduğu gibi, hukuki uyuşmazlıkların da önünü açabilir.

    Çelik:  “Biz kooperatif yönetimi olarak tamamen kanunlara uygun hareket ediyoruz. Amacımız, hem üyelerimizin mağdur olmaması hem de devletimizin tarım politikalarına zarar vermemektir. Hukuk çerçevesinde çözüm arayışındayız.”

    Çözüm ve Öneriler

    Yalçın Çelik’in önerileri şunlardır:

    1. Kooperatif iç yönetmelikleri güncellenmeli, cezaların paylaşım ve ödeme yöntemleri açıkça tanımlanmalıdır.
    2. Üyelik sözleşmeleri cezai sorumluluk hükümlerini içermelidir.
    3. Tarım dışı kullanım izinleri, geçmişte yapılmış hobi bahçelerine verilmelidir.
    4. Yeni projelerde, tarım alanlarının korunması için izin süreçleri sıkılaştırılmalıdır.
    5. Uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk ve iç denetim komisyonları kullanılmalıdır.

    Türkiye genelinde hızla artan kooperatif hobi bahçeleri, doğru yönetilmezse hem tarımsal üretim alanlarını hem de vatandaşın emeğini tehlikeye atabilir.  Bu nedenle, cezaların adil paylaşımı, yasal süreçlerin titizlikle yürütülmesi ve tarım dışı kullanım izinlerinin düzenlenmesi büyük önem taşımaktadır.

    Yalçın Çelik, röportajı şu sözlerle tamamlıyor: “Kooperatifler yasal kurumlardır ve üyelerinin dayanışmasıyla ayakta kalır. Cezaların adil biçimde paylaşılması, hem hukuki hem vicdani bir zorunluluktur. Hobi bahçesi sahibi vatandaşlarımız doğayla iç içe yaşamak isterken cezalarla cezalandırılmamalı. Mevcut alanlara tarım dışı kullanım izni verilmesi, bundan sonraki projelere ise gerekli tedbirlerin konulması gerektiğini düşünüyorum.”

    Haber Röportaj: Sınırlı Sorumlu Kutuören Köy Evleri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Teknik Öğretmen, Mekatronik Yüksek Mühendisi Yalçın Çelik ile gerçekleştirilmiştir.

  • Bahçeli: Millî duruşumuz gazze’nin yanındadır

    Bahçeli: Millî duruşumuz gazze’nin yanındadır

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Türkiye’nin milli duruşunu, Gazze’ye yönelik dayanışma mesajlarını ve devletin güvenlik politikalarına ilişkin kararlılığını vurguladı.

    Bahçeli: “Millî duruşumuz Gazze’nin yanındadır, hakkımızı sonuna kadar savunacağız. Türk Milleti mazlumların umududur, zulme sessiz kalmayacağız” diyerek sözlerinde devam etti.

    Bahçeli, konuşmasında Filistin’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekerek, “Gazze’nin çığlığı, Türk milletinin vicdanında yankılanmaktadır. Bizim medeniyetimiz mazlumun yanındadır. Zulme boyun eğmeyen, hak ve adalet için mücadele eden bir milletin evlatlarıyız.” ifadelerini kullandı.

    “Filistin yalnız değildir”

    Bahçeli, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını sert bir dille eleştirerek, Türkiye’nin uluslararası platformlarda adaletin ve insanlığın sesi olması gerektiğini vurguladı. “Gazze kan ağlarken, Türk milleti sessiz kalamaz. İnsanlık vicdanı yara almıştır. Devletimiz, mazlumların umudu ve hakkın temsilcisidir. Bizim için Filistin meselesi, sadece bir coğrafya meselesi değil, insanlık onurunun sınavıdır.” dedi.

    “Birlik, dirlik ve kardeşlikten taviz yok”

    MHP Lideri Bahçeli, konuşmasının devamında toplumsal dayanışma ve milli birlik mesajı verdi. Türkiye’nin içeride huzur, dışarıda saygınlık mücadelesi verdiğini belirterek, “Türk milleti bir bütündür. Bölünmeye, ayrışmaya, fitneye geçit vermeyeceğiz. Birliğimizin temeli iman, irade ve kardeşliktir.” ifadelerini kullandı.

    Bahçeli, özellikle gençlere seslenerek, “Millî değerlerine sahip çıkan gençlik, Türkiye’nin en büyük teminatıdır. Ülkücü hareket, vatanını seven, milletine hizmeti görev bilen bir nesil yetiştirmektedir.” dedi.

    “Devletimizin yanındayız, terörün karşısındayız”

    Bahçeli, konuşmasında terörle mücadelede kararlılığın sürdürülmesi gerektiğini belirterek, “Türk devleti, terör örgütleriyle mücadelesini tavizsiz sürdürecektir. Hain odaklar, içerde ve dışarda ne kadar kirli plan yaparsa yapsın, Türk milleti bu oyunu bozacaktır.” diye konuştu.

    MHP Lideri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve güvenlik güçlerinin mücadelesine övgüde bulunarak, “Vatan nöbeti tutan askerimize, polisimize, korucumuza selam olsun. Onlar bizim onurumuzdur, varlığımızın teminatıdır.” sözleriyle destek mesajı verdi.

    “Türkiye’nin geleceği millî duruştadır”

    Bahçeli, Türkiye’nin küresel sistemde güçlü bir aktör haline geldiğini vurgulayarak, millî duruşun önemine dikkat çekti. “Türkiye, kendi yolunu çizecek kudrete sahiptir. Kimseye boyun eğmeden, milletinin menfaatlerini koruyarak geleceğe yürüyecektir. Bizim istikametimiz bellidir: Devletin bekası, milletin refahı, vatanın bütünlüğüdür.” dedi.

    “Vakit, milli duruşu koruma vaktidir”

    Konuşmasının sonunda Bahçeli, Türk milletine birlik çağrısı yaparak, “Bugün fitneye değil, kardeşliğe; umutsuzluğa değil, dirilişe ihtiyacımız var. Vakit, milli duruşu koruma, değerlerimize sahip çıkma vaktidir.” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

  • Bir ülkücünün şehadeti, bir neslin onuru

    Bir ülkücünün şehadeti, bir neslin onuru

    Mustafa Pehlivanoğlu: Bir Ülkücünün Şehadeti, Bir Neslin Onuru Vatanı İçin Asılan İlk Ülkücü Gencin Hüzünlü, Gururlu Hikayesi

    Türkiye yakın tarihinin en acı, en onurlu sayfalarından biri… Adı, imanla yoğrulmuş bir gençliğin sembolü oldu: Mustafa Pehlivanoğlu. O, 22 yaşında darağacına yürürken bile vatan sevgisinden, imanından ve ülküsünden bir adım geri atmadı.

    Bir Anadolu Çocuğundan, Bir Ülkücü Destana

    1958 yılında Ankara’nın mütevazı topraklarında dünyaya geldi Mustafa Pehlivanoğlu. Çocukluğu, vatan sevgisi ve ahlak terbiyesiyle geçti. Ankara’da okurken milliyetçi düşünceyle tanıştı, Türk milletinin birliği ve bağımsızlığı için ülkücü hareketin içinde yer aldı. O yıllar, Türkiye’nin ateşle imtihan edildiği karanlık yıllardı. Sokaklar ideolojik kamplara bölünmüş, gençler kardeş kanıyla sınanıyordu. Mustafa, eline taş bile almadan, “Benim kavgam; Allah için, vatan içindir” diyordu.

    12 Eylül’ün Karanlık Gecesi ve Adaletin Sessizliği

    9 Ekim 1978 günü Ankara Bahçelievler’de yaşanan olay sonrası “suçluilan edildi. Deliller zayıftı, savunması dikkate alınmadı, işkence altında alınan ifadeler dosyaya “delil” diye eklendi. Ancak o susmadı. Mahkeme heyetine, “Benim davam Allah katındadır, Allah adalet sahibidir” diye haykırdı. 12 Eylül darbesiyle birlikte “bir sağdan, bir soldan” denilerek adalet terazisi bozuldu. Ve o genç yaşında, milletinin kaderine kurban gitti.

    7 Ekim 1980: Vatan İçin Son Nefes

    7 Ekim 1980 sabahı Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde şehadet şerbetini içti.

    Henüz 22 yaşındaydı.

    İdam sehpasına yürürken, dudaklarında sadece “Vatan sağ olsun” sözleri vardı.

    O an orada bulunan görevliler, son anlarında bile korkusuz, vakar dolu bir duruş sergilediğini anlatır.

    Kendisine idam sehpasında Kur’an-ı Kerim okuma hakkı verildiğinde, gözlerinden yaşlar süzülürken şöyle dedi:

    “Ben şerefimle ölüyorum, siz nasıl yaşayacaksınız?”

    Bir Anneye, Bir Millete Yazılmış Mektup

    Cezaevinden ailesine yazdığı veda mektubu, bugün hâlâ yürekleri dağlar:

    Sevgili anneciğim,

     Hakkınızı helal edin.

     Ben vatanım için canımı veriyorum, üzülmeyin.

     Şehadetim sizin için bir iftihar vesilesi olsun.

     Beni değil, vatanımızın haline ağlayın.

     Elveda anneciğim…”

    Bu satırlar, bir neslin vicdanında yankılandı.

    Mustafa, sadece annesine değil, bütün Türk milletine şerefli bir vasiyet bıraktı.

    Bir Ülkücü Kahraman, Bir Türk Evladı

    Mustafa Pehlivanoğlu, Türk-İslam ülküsünün yaşayan bir timsaliydi.

    Onun ölümü bir son değil, ülkücü gençliğin dirilişine vesile oldu.

    O günden sonra nice genç, onun adını yüreğinde taşıdı, “Mustafa ağabeyimiz gibi dik duracağız” dedi.

    Bugün ülkücü camia ve tüm milliyetçi gönüller, onun aziz hatırasına saygı duruşundadır.

    Adı, Türk milletinin vicdanında adalet, iman, mertlik ve vatan sevgisiyle birlikte anılır.

    Bir Neslin Vicdanı, Bir Davanın Sembolü

    Zulme uğrasa da, darağacına gönderilse de, o daima hakkın tarafında kaldı.

    Pehlivanoğlu’nun idamı, sadece bir gencin değil, bir vicdanın idamıydı.

    Ama inanan gönüller bilir ki;

    Şehitler ölmez, vatan bölünmez.”

    Unutulmadı, Unutulmayacak

    Her yıl 7 Ekim’de, Türkiye’nin dört bir yanında dualarla anılıyor Mustafa Pehlivanoğlu.

    Onun adı, tarih sayfalarında bir adalet çığlığı, bir inanç destanı olarak yaşamaya devam ediyor.

    O, Türk gençliğine şunu öğretti:

    Bir ülküye inanmak, uğruna ölümü bile gülümseyerek karşılamaktır.

  • Başkentten Gazze’ye uzanan vicdan yürüyüşü

    Başkentten Gazze’ye uzanan vicdan yürüyüşü

    Ankara’dan Gazze’ye uzanan vicdan yürüyüşü ile milletin ortak sesi dünyaya duyuruldu. Başkentte 300 bini aşkın kişi gazze için tek yürek oldu.

    Başkent Ankara, tarihi bir dayanışma gününe sahne oldu

    Melike Hatun Camii’nden başlayarak 15 Temmuz Kızılay Milli İrade Meydanı’na kadar devam eden Gazze Vicdan Yürüyüşü, 300 binden fazla vatandaşın katılımıyla adeta insanlığın ortak sesi haline geldi. Türk milleti, Filistin halkına yönelik süregelen katliama karşı sessiz kalmayarak, mazlumların yanında dimdik durdu.

    Soykırıma ve Zulme Karşı İnsanlık Vicdanı Ayağa Kalktı

    Yürüyüş boyunca meydanlarda “Soykırıma hayır”, “Zulme hayır”, “İsrail’e hayır” sloganları yankılandı. Katılımcılar, siyasi bir duruşun ötesinde, insanlığın en temel hakkı olan yaşamı savunduklarını dile getirdi. “İnsan öldürmek tüm dinlerde ve hukukta en büyük suçtur” diyen vatandaşlar, yaşatmanın kutsallığına vurgu yaptı.

    Adalet İçin Evrensel Çağrı: “Dünya Beşten Büyüktür”

    Etkinlikte yapılan konuşmalarda, İsrail’in işlediği savaş suçlarına ve uluslararası hukukun ihlaline dikkat çekildi. Birleşmiş Milletler’e ve uluslararası topluma adalet çağrısı yapan katılımcılar, “Dünya beşten büyüktür” sözleriyle küresel adaletsizliğe meydan okudu. Ankara’dan yükselen bu ses, mazlum coğrafyalara umut, zalimlere ise uyarı niteliğindeydi.

    Gözyaşları, Dualar ve Umutlar Birleşti

    Yürüyüşte gençler, yaşlılar, anneler ve çocuklar el ele vererek “acı ortak, vicdan evrensel” mesajı verdi. Meydanlarda edilen dualar ve yükselen gözyaşları, Gazze’deki mazlumlar için bir umut sembolüne dönüştü. “İnsanlar ölmesin, çocuklar gülsün, barış yaşasın” ifadeleri, etkinliğin en duygusal anlarına sahne oldu.

    Dinlerin Ortak Öğretisi: Zulme Sessiz Kalma

    Katılımcılar, zulme karşı sessiz kalmanın en büyük yanlış olduğunu vurguladı. “Zalimler hem insanlık hem de Yaradan katında lanetlidir” diyen kalabalık, bütün dinlerin ortak mesajını bir kez daha dile getirdi: Adalet, merhamet ve insanlık… Bu yürüyüş yalnızca bir tepki değil, vicdanın sesiyle yükselen bir adalet çağrısıydı.

    Türkiye’den Dünyaya: “Mazlumun Yanındayız”

    Etkinlikte sıkça tekrarlanan görüş, Türkiye’nin her zaman mazlumdan yana durduğu yönündeydi. Katılımcılar, dünya kamuoyuna açık bir mesaj gönderdi: “İnsanlık suçu karşısında susmak da suça ortak olmaktır.” Meydanı dolduran on binler, “Zulüm er ya da geç karşılığını bulacaktır” diyerek kararlılıklarını gösterdi.

    Barışın ve Vicdanın Şehri Ankara

    Gazze için düzenlenen bu yürüyüş, yalnızca bir protesto değil; insanlığın ortak vicdanından yükselen bir barış çağrısıydı. “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini hatırlatan bu büyük dayanışma, Türk milletinin hem inancını hem de insanlık değerlerini yeniden dünyaya gösterdi.

    Bir Milletin Yüreğinden Dünyaya Ses

    Ankara’da gerçekleşen Gazze Vicdan Yürüyüşü, tarih sayfalarına yalnızca bir eylem olarak değil, bir insanlık manifestosu olarak geçti. Türk milleti bir kez daha dünyaya şu mesajı verdi: “Biz susmayacağız, adalet yerini buluncaya dek insanlık adına mücadele edeceğiz.”

  • Ankara kitap fuarında milli ruh canlandı

    Ankara kitap fuarında milli ruh canlandı

    ATO Congresium’da kapılarını açan 22. Ankara Kitap Fuarı, kültür, sanat ve fikir dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi.

    3–12 Ekim 2025 tarihleri arasında yapına fuarda, Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanlığı standı, gençler ve çocuklardan gördüğü yoğun ilgiyle dikkatleri üzerine çekti. Millî ve manevi değerlere dayalı çalışmalarıyla tanınan Ülkü Ocakları, fuar süresince binlerce ziyaretçiyi ağırlayarak milli şuuru yeniden canlandırdı.

    Gençlerin Yoğun Katılımı Ülkücü Duruşu Bir Kez Daha Gözler Önüne Serdi Ülkü Ocakları Standına Büyük İlgi

    Ülkü Ocakları Genel Merkezi tarafından hazırlanan çok sayıda eğitim, kültür ve sosyal sorumluluk projesi, ziyaretçilere tanıtıldı. Özellikle Türk tarihi, ahlaki değerler ve milli kimlik üzerine hazırlanmış yayınlar fuarın en çok ilgi gören eserleri arasında yer aldı.

    Ziyaretçiler, B-7 numaralı Ülkü Ocakları standında sergilenen kitapları, dergileri ve dijital içerikleri inceleyerek kurumun Türkiye genelindeki eğitim ve kültür vizyonunu yakından tanıma fırsatı buldu.

    MHP ve Ülkü Ocakları Yönetiminden Destek Ziyareti

    Fuarın anlamlı anlarından biri, Milliyetçi Hareket Partisi Ankara İl Başkanı Alparslan Doğan ve yönetiminin Ülkü Ocakları standına yaptığı ziyaret oldu. MHP İl Başkanı Doğan, standda yürütülen çalışmaları yakından inceleyerek Ülkü Ocaklarının gençlik ve eğitim alanındaki faaliyetlerini takdirle karşıladı.

    Ziyarette, Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı ve yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu. Ülkücü hareketin kültürel ve sosyal faaliyetlerine verilen bu destek, katılımcılar tarafından memnuniyetle karşılandı.

    Yalçın Çelik’ten Ülkücü Duruşa Destek

    Fuarın son günlerinde standı ziyaret eden 28. Dönem MHP Aksaray Milletvekili Aday Adayı, Teknik Öğretmen ve Mekatronik Yüksek Mühendisi Yalçın ÇELİK, Ülkü Ocakları’nın yayınlarını yakından inceledi.

    Çelik, gençlerle sohbet ederek milli ve manevi değerlere yönelik yapılan çalışmaları takdir etti.

    Ziyareti sırasında Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanlığı Özel Kalem Sorumlusu Tuğberk Korkmaz ile de samimi bir sohbet gerçekleştiren Çelik, “Ülkücü kardeşlik ruhunun yaşatıldığı bu ortam, gençliğin milli bilinçle geleceğe hazırlanmasının en güzel örneğidir.” ifadelerini kullandı.

    Ülkücü Ruh ve Kültürün Buluşma Noktası

    Ülkü Ocakları’nın standında sergilenen eserler, kurumun sadece bir gençlik hareketi değil, aynı zamanda Türk kültürünün ve medeniyetinin taşıyıcısı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

    Yalçın Çelik, etkinlikte yaptığı değerlendirmede, “Türk gençliği tarihini, kültürünü ve inancını bilerek geleceğe yön vermelidir. Ülkü Ocakları bu bilinçli yürüyüşün sarsılmaz kalesidir.” sözleriyle düşüncelerini paylaştı.

    Milli Kültür ve Eğitimde Öncü Bir Kurum

    Ülkü Ocakları, Türk milletinin geleceğini şekillendirecek gençleri bilgi, ahlak ve ülkü temelinde yetiştirmeye devam ediyor.

    Ankara Kitap Fuarı’nda sergilenen bu güçlü duruş, hem ülkücü dayanışmanın hem de milli birlik bilincinin en somut örneklerinden biri oldu.

    Ziyaretçilerin gösterdiği yoğun ilgi, Ülkü Ocakları’nın toplum nezdindeki güven ve saygın konumunun da açık bir göstergesi olarak değerlendirildi.

    Etkinlik: 22. Ankara Kitap Fuarı

    Tarih: 3–12 Ekim 2025

    Yer: ATO Congresium – B7 Numaralı Ülkü Ocakları Standı

    Katılımcılar: MHP Ankara İl Başkanı Alparslan Doğan, Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı, Yalçın Çelik, Tuğberk Korkmaz ve çok sayıda kitap sever.