Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş: 13 Yıldır Bitmeyen Hasret
Türk halk müziğinin eşsiz ozanı, gönül dünyamızın sarsılmaz sesi, “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş, aramızdan ayrılışının 13. yılında hâlâ ilk günkü özlemle anılıyor. Her türküsü, her mısrası, Anadolu’nun sesi olarak dillerde dolaşmaya devam ediyor.
Bir Milletin Kalbinde Yaşayan Usta
Neşet Ertaş, yalnızca bir sanatçı değil; milletin içindeki acıyı, sevinci, gurbeti ve umudu dile getiren bir gönül eriydi. Onun sazından çıkan her tel, yüzyılların derdini ve sevincini aynı anda fısıldıyordu. “Ah Yalan Dünya” derken hayatın geçiciliğini, “Gönül Dağı” derken özlemin en derin halini, “Garip” derken Anadolu insanının sessiz çığlığını dile getirdi.
Kabir Başında Dualar, Meydanlarda Türküler
25 Eylül 2012’de bu dünyadan ayrılan büyük ozan, doğduğu topraklarda dualarla yad ediliyor. Kabri başında yükselen dualar, Cacabey Meydanı’nda söylenen türkülerle birleşiyor. Halk oyunları, konserler ve lokma ikramlarıyla ustaya olan sevgi bir kez daha gönüllerde hayat buluyor.
“Yaşayan İnsan Hazinesi”nden Sonsuz Miras
UNESCO tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” unvanıyla onurlandırılan Neşet Ertaş, türkülerini yalnızca söylemedi; yaşadı, yaşattı. Onun hayatı mütevazılığın, insan sevgisinin ve helal kazancın sembolü oldu. Bu yüzden halk, onu sadece bir sanatçı olarak değil, gönül dostu, yol gösterici ve kültür elçisi olarak gördü.
Dillerden Düşmeyen Sevda
Aradan 13 yıl geçti… Fakat halkın dilindeki türkü, yüreğindeki sevda eksilmedi. Anadolu’nun her köşesinde onun sesi yankılanıyor. Bir düğünde, bir taziyede, bir köy odasında ya da bir konser salonunda; nerede saz çalınsa, nerede türkü söylense mutlaka Neşet Ertaş’ın izine rastlanıyor.
Saygı ve Özlemle
Neşet Ertaş, kara toprağa “sadık yâr” diyecek kadar alçakgönüllü, halkına “gönül” diyecek kadar samimi bir insandı. Onun hatırası, bu toprakların ortak mirasıdır. Bugün, ölümünün 13. yılında Bozkırın Tezenesi’ni bir kez daha saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.